31 Ağustos 2014 Pazar

Avrupa’nın en büyük lgbti festivali düzenlendi

Danimarka’nın başkenti Kopenhag’da düzenlenen Avrupa’nın en büyük lgbti festivalinde, siyasetçiler, diplomatlar kendilerini gösterebilmek için adete birbirleriyle yarıştılar. Gökkuşağı renkleri ile donatılan şehrin Belediye Meydanının merkez olarak seçildiği festivalde, lgbti'ler Frederiksberg belediyesi önünden başlayarak, Vesterbrogada caddesini dolduran on birlerce meraklının bakışları arasında Kopenhag belediye Meydanına yürüdüler. Müzikler eşliğinde, dans ederek birbirinden ilginç kıyafetlerle belediye meydanına yürüyen lgbti'lerin arasında, ABD’nin Kopenhag Büyükelçisi Rufus Gifford ve birlikte yaşadığı Dr.Stephen DeVincent, Sosyalist Halk Parti Milletvekili Özlem Sara Çekiç, Sosyalist Halk Parti Başkanı Pia Olsen, Eğitim Bakanı Christine Antorini, Kopenhag Valisi Sosyal Demokrat Frank Jensen, Avusturya büyükelçisi, eski ve yeni bakanların bulunduğu görüldü. ABD Büyükelçisi Rufus Gifforrd, büyükelçilik binası duvarına lgbti'lerin sembolü Gökkuşağı renginde bayrak astırdı. Belediye meydanında konuşma yapan ABD Büyükelçisi ilk kez lgbti festivaline katıldığı Danimarka’nın Dünyanın en özgür ülkesi olduğunu söyledi. Rufus Gifford’a yürüyüş sırasında da büyük tezahürat yapıldı.

KOPENHAG TOLERANSLI ŞEHİR

Yürüyüş sırasında DHA mikrofonuna konuşan ABD Büyükelçisi Rifus “Yürüyüşe katılmak çok şahane çok güzel. İnsan hakları açısından Büyükelçilik duvarına gökkuşağı renklerini astırdım”dedi. Kopenhag Valisi Frank Jensen yaptığı açıklamada Kopenhag’ın açık ve toleranslı bir şehir olduğunu gösterdik. Her yıl giderek artan bir kalabalık var.

Kopenhaglılar lgbti festivalini destekliyor” diye konuştu. Eğitim bakanı Christine Antoroni festivalin çok şahane geçtiğini ve hiçbir ayrımcılık yaşanmadan herkesin bir arada eğlenebildiğini söyledi. Özlem Çekiç de yürüyüş anında DHA’ya yaptığı açıklamada “Ben partimin eşitlik sözcüsü olarak her yıl katılıyorum. İnsanların dini, inancı, cinsel tercihi ne olursa olsun her insanın kendine ait değeri olmalı. Onun için buradayım. Bu sene çok kalabalık. Umarım her kes her insanın değerini bilir, çok renkliliğe evet, ayrımcılığa hayır der” dedi. Çekiç yürüyüş boyunca insanların büyük sevgi gösterisi ile karşılaştı. Festivale ilk gününde yaklaşık 200 bin kişinin katıldığı bildirildi.

Diyarbakır'da Travestilere silahlı saldırı!

Şu Bu O Diyarbakır’da saat 22.30 sularında Yenişehir ilçesi İstasyon Caddesi Akkoyunlu 4. Sokak’ta bulunan bir binanın 4. katında travestilere saldırı düzenlendi. 2 travesti, evlerinde televizyon seyrederken yüzlerinde kar maskesi bulunan kişiler kapıyı çaldı. Kapıyı açan travestiler, maskeli şahısların pompalı silahlı saldırısına uğradı.

POLİS, GÜVENLİK KAMERALARINI İNCELİYOR

Olayda bir travesti pompalı tüfekten çıkan saçmaların yüzüne isabet etmesi sonucu yaralandı. Yaralı travesti olay yerine gelen ambulansla Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırılarak tedavi altına alınırken, polis ekipleri bölgedeki güvenlik kamerası görüntülerini incelemeye aldı.

Olayla ilgili soruşturma başlatıldı.

Haber Kaynağı:

http://www.subuo.tv/diyarbakirda-travestilerin-evleri-pompali-tufekle-basildi.html

www.lgbti.org

30 Ağustos 2014 Cumartesi

Homofobik Polis görevden alındı!

ABD'de siyahi bir genci öldüren polise duyulan tepkiler sonrasında Missouri eyaleti St. Louis şehri Ferguson semtinde başlayan protesto gösterilerinde gazeteciye kötü muamele eden polis görevden alındı.

ABD'de silahsız bir siyahi genci öldüren beyaz polise duyulan tepkiler sonrasında Missouri eyaleti St. Louis şehri Ferguson semtinde başlayan protesto gösterilerinde gazeteciye kötü muamele eden polis emekli edildi.

CNN muhabirini yayında olduğu bir sırada itekleyen ve onunla tartışan polis memuru, daha sonra bir toplantıdaki konuşmasının kayıtlarıyla da gündeme gelmişti. İsminin Dan Page olduğu belirtilen ve 35 yıllık mesleğinde deneyimi bulunan memurun, konuşmasında Başkan Barack Obama, Müslümanlar ve LGBTİ'lere  hakaretler ediyordu. Protestocular hakkında ise "Bırakın birbirlerine ateş edip öldürsünler, polis de vaktini boşa harcamamış olur." diyordu.

St. Louis Vilayeti (County) Polis Şefi Jon Belmar, MSNBC haber kanalına yaptığı açıklamda, Page’in emekli edildiği haberlerini teyit etti. Belmar, Page’in konuşmasında sarf ettiği sözlerin ise kendisini çok üzdüğünü söyledi.

Erkek çocuklara cinsel istismara rekor ceza istendi

İstanbul Etiler’de bir spor kulübü genel kaptanı olan G.K. için erkek çocuklara cinsel istismarda bulunmak suçundan 811,5 yıla kadar hapsi istendi.

İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada tutuklu sanık G.K., çocuklarla cinsel ilişkiye girdiği iddia edilen tutuksuz sanık A.Ç.Ç, mağdur çocuklar ve aileleri ile avukatlar hazır bulundu. Duruşmada çocukların ifadeleri alınırken savcılık G.K. hakkında "müstehcen yayınların üretiminde çocukları kullanmak", "çocuğun nitelikli cinsel istismarı", "Cebir tehdit veya hile kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma", "Özel hayatın gizliliğini ihlal" suçlarından 811 yıl 6 aya kadar hapsini istedi. G.K.'nin suç ortaklarından olduğu öne sürülen 21 yaşındaki üniversite öğrencisi A.Ç.Ç. hakkında da "şüpheli ile işbirliği ve dayanışma içinde davrandığı gerekçesiyle "çocuğun nitelikli cinsel istismarı" suçundan 100 yıl 10 aya kadar hapis cezası istendi.
Duruşmada ilk defa ifadesi alınan mağdur çocuklardan D.K. taciz edildiğini savunarak, "G.K. bana telefonla ‘Gel seni kıza götüreceğim' dedi. Ben de gittim. Bana yaklaşarak tacizde bulundu. G.K.'nin başka çocuklara da cinsel saldırıda bulunduğunu biliyorum" dedi.

G.K.'nin çocuklar ile beraber olmaları için temin ettiği iddia edilen 21 yaşındaki A.Ç.Ç. kendisine sürekli şantaj yaptığını ve kendisinin de mağdur olduğunu öne sürdü. G.K. ile yüz yüze görüşmek üzere Etiler'deki spor kulübüne gittiğini ve G.K.'nin orada kendisine ait görüntüleri alacağını beyan ettiğini ancak G.K.'nin kendisiyle cinsel ilişkiye girmeyi şart koştuğunu belirtti.
Mağdurlardan D.K. ifadesinde G.K.'nin kendisine şantaj yaptığını iddia ederek, "2011 yılının sonlarında bir gün sanık beni kulübe çağırdı. Bana telefonla ‘Gel seni kıza götüreceğim' dedi. Ben de gittim. G.K. bulunduğumuz odaya girdi. Bana arkadan yaklaşarak taciz etti. G.K.'nin başka çocuklara da cinsel saldırıda bulunduğunu biliyorum, bize videolarını gösteriyordu. Sanığın cezalandırılmasını istiyorum" diye konuştu.
Mağdur O.B.S. , G.K.'nin kendisine istemediği halde para verdiğini ifade ederek, "2011 yılında hocanın beni çağırması sonucu kulübe gittim. İlk önce hiç istemeden bana para veriyordu. En son beni aradığında evinde bir kız olduğunu, onunla beraber olmamı sağlayabileceğini beyan etti. Bana saldırıda bulunmaya ve beni taciz etmeye başladı. Başka bir şey yapmasına ben izin vermedim. Sonra oradan ayrıldım" dedi.

"CİNSEL İÇERİKLİ GÖRÜNTÜ İZLETİYORDU"
G.K.'nin kendilerine cinsel içerikli görüntüler izlettiğini öne süren mağdur B.D. "Sanığın bana karşı herhangi bir cinsel eylemi olmamıştır. Ancak antrenman için kulübe gittiğim günlerden birinde arkadaşım O.Y. ile hocanın odasında olduğumuz esnada, hoca bana ve arkadaşıma internetten erotik görüntüler izletti" şeklinde konuştu.

"BENİM YETİŞTİRDİĞİM FUTBOLCULAR YILDIZ OLMUŞLARDIR"
Tutuklu sanık GK. hakkındaki suçlamaları reddederek kendisine kumpas kurulduğunu iddia etti. G.K. savunmasında, "Ben suç tarihinde kimlerle görüşmüşüm, mağdurlarla yazışmalarım neler bunların incelenmesini istiyorum. 14 aydır tutukluyum. Yetiştirdiğim futbolcular Türk futbolunun yıldızları olmuşlardır. Mağdurlardan bir kaçı benden kız bulmamı istiyorlardı. Ben de sanıklardan A.Ç.Ç ile bir mağduru tanıştırdım. Birbirlerini sevdiler. Mağdurlardan E.T. ile Y.T. kendi aralarında bir ilişki yaşıyorlardı. Benim bu konuda herhangi bir katkım olmadı. Yalan ifadelerin temelinde bu kulübün yönetimini benden alıp ele geçirmek vardır. Amaç o kulübü içki ve kadın pazarlama kulübü haine getirmektir" ifadelerine yer verdi.
Duruşma ileri bir tarihe ertelend

www.lgbti.org

29 Ağustos 2014 Cuma

Kemal Kılıçdaroğlu'ndan LGBTİ açılımı

Cumhuriyet Halk Partisi 5 ve 6 Eylül'de yapılacak olan olağünüstü kurultayda parti meclisi için sürpriz isimlerle görüşülüyor. Görüşülen isimler arasında eşcinsel örgütü olan LGBTİ'den de bir temsilci yer alıyor
CHP'de 5ve 6 Eylül'de yapılacak olan olağünüstü kurultayda parti meclisi için sürpriz isimlerle görüşülüyor. Görüşülen isimler arasında eşcinsel örgütü olan LGBTİ'den de bir temsilci yer alıyor.
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Parti Meclisi'nde önemli değişikliklere gitmeye hazırlanıyor. Özellikle ulusalcı olarak bilinen isimlerin yeni yönetimde yer almaması bekleniyor. Kılıçdaroğlu, bu isimlerin yerine toplumun çeşitli kesimlerinden temsilcilere yer vererek partinin özgürülükçü ve bütünleştirici bir yapıya bürünmesini hedefliyor.
Amaç 'Gezi Ruhu'nu parti meclisine taşımak.
TAKSİM DAYANIŞMASI'NDAN BİR TEMSİLCİ
Bu doğrultuda öncelikle hem dindar hem de solcu kimliğiyle bilinen Mehmet Bekaroğlu'na teklif götürüldü. Bekaroğlu da CHP'nin teklifine sıcak bakıyor.
Parti Meclisi'ne eşcinsel örgütlerinden de bir isim alınmak isteniyor. Bu doğrultuda LGBTİ örgütünden bazı isimlerle görüşülüyor.
Gezi direnişi sırasında ön plana çıkan bazı isimlerle de görüşülüyor. Taksim Dayanışması yönetiminde yer alan ve Şehir Plancıları Odası İstanbul Şube Başkanlığını yürüten Tayfun Kahraman'a teklif götürüldü.
Sanatçı Levent Üzümcü de görüşülen isimle arasında yer alıyor. Üzümcü'nün ismi daha önce de gündeme gelmiş ancak sanatçı, durumdan haberi olmadığını söylemişti. Buna karşın CHP yönetimi Levent Üzümcü'ye PM için teklif götürdü.
ALEVİ ÖRGÜTLERİYLE GÖRÜŞÜLÜYOR
Hükümet tarafından talepleri bir türlü karşılanmayan Alevi örgütleri de yeni PM'de temsilci bulunduracak. Kılıçdaroğlu yönetimi bu doğrultuda çeşitli Alevi örgütleriyle görüştü.
CHP'de Kılıçdaroğlu'na yakın isimler önümüzdeki dönemde CHP'nin 'Gezi Ruhu'na daha uygun daha özgürlükçü, daha solcu ve daha bütünlüştürücü bir yapıya bürüneceğini ifade ediyor.

HABER+1

Levent Pişkin'e 50 Bin Liralık Dava

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, LGBTİ aktivisti Levent Pişkin’e attığı ibne tweetiyle ilgili  50 bin liralık manevi tazminat davası açtı.

Bianet’e konuşan Pişkin “Eğer para cezasına çarptırılırsam, seks işçilerinden ve LGBTİ’lerden 1’er lira toplayarak ödemeyi düşünüyorum” dedi.

Erdoğan, sene başında Pişkin’e aynı gerekçeyle ceza davası açmış, Pişkin 2 ay 15 gün karşılığı 1500 lira para cezasına çarptırılmıştı.

“Cezayı yeterli görmedi sanırım ki uğraşmaya devam ediyor. Biz de hukuki mücadelemize devam edeceğiz” diyen Pişkin para cezasına çarptırıldığı davada ifade özgürlüğü ihlali gerçekleştiği gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi’ne başvurmaya hazırlanıyor.

 “Kara propaganda devam ediyor”


LGBTİ aktivisti Levent Pişkin, Erdoğan’ın “Alevilik Hz. Ali’yi sevmekse ben dört dörtlük bir Alevi’yim” açıklaması üzerine twitter’dan “Erdoğan’dan ‘dört dörtlük ibneyim, ibneliği sizden öğrenecek değiliz’ açıklaması bekliyorum. Öptüm. #AnayasadaLGBT” yazmıştı.

Erdoğan'ın açtığı davada Pişkin, ibneliğin bir hakaret değil, bir cinsel yönelim olduğunu söyleyerek kendini savunmuştu.

İlk celsede hakimin “Bu mahkeme 17 Aralık kararlarına imza atan mahkemedir. Önyargılarımız yok. Biz her şeye hazırlıklıyız” demesinin ardından, davanın hakimi değişmiş, Pişkin ikinci celsede para cezasına çarptırılmıştı.

Bunun ardından Erdoğan bir de manevi tazminat davası açtı.

Manevi tazminat davası dilekçesinde şu ifadelere yer verildi:

“Her ne kadar demokratik toplum olmanın gereği olarak, siyasi kimliği bulunan kişilerin diğer bireylere göre kaba, sert ve kırıcı eleştirilere karşı daha hoşgörülü olması beklenebilir ise de eleştirilen durum ile anlatım biçimi arasında düşünsel bağıntı bulunmaması ve küçültücü değer yargısı içermesi halinde, eylemi hukuka uygun kılan çerçeve aşılmış olur. Davalı sınırı aşarak ağır hakaret ederek, müvekkil Başbakan’a karşı kara propagandalarına devam etmektedir. Duruşmaların olduğu gün kendini haklı çıkarmak için her yolu meşru saymış ve basın açıklamaları ile olayı farklı yönlere çekmeye devam etmiştir.”

Pişkin: Erdoğan yıldırmaya çalışıyor, yılmayacağız


Dava dilekçesindeki “kara propaganda” ifadesini bianet’e yorumlayan Pişkin şunları söyledi:

“Erdoğan, aktivistleri, işine gelmeyenleri ve kendine laf edenleri yıldırmaya çalışıyor. Burada yılmadığımızı göstermek gerekiyor.

“İstiklal Caddesi’ni ve Taksim’i basın açıklamalarına kapatan birinin, benim hakkındaki basın açıklamasını kara propaganda olarak değerlendirmesi şaşırtıcı değil.

“Hukuk değer yargısına göre mi işliyor? Hukuki yargılama ahlaki boyuta taşınsa dahi, bir grup nasıl ahlaksızlıkla ya da değer yargısına aykırılıkla itham edilebilir?” (ÇT)

27 Ağustos 2014 Çarşamba

Patricia Yurena lezbiyen olduğunu açıkladı

Ünlü ispanyol güzeli Patricia Yurena Rodriguez, lezbiyen  lgbti olduğunu açıklayan ilk güzellik kraliçesi oldu.

2008 yılında İspanya güzeli seçilen ve 2013’te Kainat Güzeli yarışmasında İspanya'yı temsil eden Rodriguez, Sosyal paylaşım sitesi Instagram’da kendisi ve sevgilisi Vanessa Cortes’le olan fotoğraflarını paylaştı.
Bu fotoğrafların altına da ‘Romeo ve Juliet gibiyiz’ yazdı.

 

25 Ağustos 2014 Pazartesi

Mersin'de Trans Aktivist İntihar Etti!

İçel Mersin'de  7Renk LGBTİ derneği üyesi transeksüel aktivist Figen intihar etti. LGBTİ dernekleri, ailenin sahiplenmemesi durumunda cenazeyi sahiplenmek üzere Mersin’e yola çıktı.

Mersin 7Renk LGBTİ üyesi trans aktivist Figen dün gece denize atlayarak intihar etti.

Figen bir dönem Pembe Hayat yönetim kurulu üyeliği yapmıştı.

Geçtiğimiz günlerde Figen’in de aralarında olduğu trans kadınlar polisin sokak ortasında işkencesine maruz kalmıştı. Bir durakta oturan trans kadınlara polis, “İnsanları rahatsız ediyorsunuz. Defolun gidin” diyerek biber gazı ve coplarla saldırmış, ardından zorla karakola götürmüştü.

Karakolda polis herhangi bir işlem yapmazken, trans kadınların tutanak tutulması talebini de reddetmişti. Karakolu arayan Mersin 7 Renk ve Pembe Hayat yetkililerine ise polis “Öyle bir vaka yok burada. Nereden çıkarıyorsunuz?” demişti.

Abisini Soma katliamında kaybeden Figen, aile baskısından ötürü abisinin cenazesine gidememişti.

LGBTİ örgütleri cenazeye sahip çıkacak

Mersin 7Renk, Pembe Hayat ve Kaos GL yetkilileri Figen’in cenazesini sahiplenmesi için ailesine ulaşmaya çalışıyor. Kaos GL’den Evren Çakmak ve Pembe Hayat’tan Buse Kılıçkaya ile Gani Met, ailenin sahiplenmemesi durumunda cenazeyi sahiplenmek üzere Mersin’e yola çıktı.

Kaos GL Derneği’nden Umut Güner LGBTİ intiharlarını KaosGL.org’a şöyle değerlendirdi:

“Sadece şiddet değil; heteroseksist kültür ve toplumsal yapının ta kendisi yaşamı dayanılmaz kılıyor. ‘Ben homofobik, transfobik değilim’ laflarının hiçbir anlamı yok! LGBTİ’ler de homofobik ve transfobik. Farkındalık çalışmaları gibi çalışmalar artık yeterli değil. Alternatif dayanışma ağlarını örgütlememiz lazım. ‘Katil devlet’ sloganıyla sadece ve sadece kendi içimizi rahatlatırız. Figen’e rahat uyu diyemiyorum. Çünkü son iki senedir yaşadıklarına şahidim. Rahat yaşamadı ki rahat uyusun. Başımız sağolsun.”

 

24 Ağustos 2014 Pazar

HDP Beyoğlu'ndaki marjinallerden kurtulmalı

Vatan gazetesinden Ruşen Çakır’a konuşan Terör Örgütü PKK'nın Yöneticisi Cemil Bayık,HDP'nin Beyoğlu'ndaki marjinallerden kurtulması gerektiğini söyledi.
Terörist Bayık, Beklentimiz yüzde 10-13 arasıydı. HDP, Türkiye’nin en büyük muhalefet gücü haline gelebilir.HDP bunu örgütlenmeye dönüştürebilirse buradan güçlü bir muhalefet ortaya çıkar. HDP’nin aldığı oy oranı üzerinde oturmaması, bunu örgüt gücüne dönüştürmesi gerekiyor. Eğer bunu yaparsa Türkiye’nin en büyük muhalefet gücü haline gelebilir. HDP bazı marjinal yaklaşımlardan kendisini kurtarmalı” ifadesini kullandı.
Ruşen Çakır’ın “Örnek verebilir misiniz?” diye sorması üzerine Bayık, “Mesela Beyoğlu’nda bir grup var” dedi. Bayık, Ruşen Çakır’ın “Cihangir’de...” demesi üzerineyse Bayık, “İsmini vermek istemiyorum. Herhalde anlaşılıyor” görüşünü dile getirdi.
Sosyal Medya'da Terörist Bayık'ın bu imalı sözlerinde LGBTİ derneklerden söz ettiği yorumları yapıldı.
Başta İstanbul ve Ankara'daki LGBTİ dernek yöneticilerinin HDP'li oldukları ve açık şekilde HDP'ye destek verdikleri biliniyor.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de Sellahatin Demirtaş'ı desteklediğini açıklayan LGBTİ derneklerin farklı siyasi görüşlerde üye ve aktivist kayıpları yaşadığı da sosyal medya'da yer alan diğer ayrıntılar arasında.

23 Ağustos 2014 Cumartesi

Erkekler de Aile içi şiddet mağduru

Türkiye'de aile içi şiddet sonucu bu yıl 96 kişi hayatını kaybetti.
Öldürülenlerin arasında erkekler de bulunurken söz konusu dönemde hayatını kaybeden kadın sayısı 60'a ulaştı.

Bu arada şiddet mağduru olduğunu belirten erkeklerden de polis koruması talebinde bulunanların olduğu öğrenildi.

Türkiye'deki 125 kadın konukevinden 90'ı Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına, 32'si belediyelere ve 3'ü de sivil toplum kuruluşlarına bağlı faaliyet yürütüyor.

Türkiye’nin ilk erkek sığınma evleri İstanbul ve İzmir'de hizmete girdi. İlk etapta İzmir’de 18, İstanbul’da 12 olmak üzere 30 erkeğin kalacağı sığınma evinde erkeklerin kimlikleri gizli tutuluyor.
Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun'un yürürlüğe girmesiyle 2012 yılında Adana ve Bursa'da ''Elektronik Destek Sistemi Pilot Uygulaması'' da başlatılmıştı. Pilot uygulama kapsamında, kadınlara ŞÖNİM tarafından ''güvenlik butonu'' veriliyor.

Bakanlığın 2014 yılı nisan ayı verilerine göre Adana'da verilen 73 güvenlik butonu cihazından 22’si, Bursa'da ise 53 güvenlik cihazından 34’ü aktif olarak kullanılıyor.

21 Ağustos 2014 Perşembe

Ünlü model transeksüel çıktı

ABD’de 12 yıl boyunca iç çamaşırı modelliği yapan Geena Rocero açıklamalarıyla şok etkisi yarattı.
Glamour dergisine konuşan Rocero, transeksüel,ameliyatla kadın olduğunu açıkladı.
ABD’de 12 yıl boyunca iç çamaşırı modelliği yapan Geena Rocero açıklamalarıyla şok etkisi yarattı.
Rocero, “Ancak içimde hep bir korku vardı. Ortaya çıkarsa ne olacak, kariyerim bitecek diye düşünürdüm” dedi.
Rocero, “Menajerim dahi şaşkına döndü, ama cesaretimden dolayı beni kutladı” diye konuştu.

Travesti Rolü Adaylıktan Etti!

Türk Rus'un haberine göre Rusya'nın Metalurji şehri Çelyabinks'te yapılacak olan belediye meclis üyeliği seçimi için aday olan şov sanatçısı Aleksey Başenko, TV'de bir programa "travesti" rolüyle çıktıktan sonra,  komünistlerden ve medyadan gelen baskılar üzerine adaylıktan çekilmek zorunda kaldı.

27 yaşındaki sanatçı, bu kararı medyada kendisi aleyhinde başlatılan haksız kampanya yüzünden aldığını söyledi. Başenko, "Karar tamamen bana ait. Daha önce pek çok role çıktım ama bu olay oldu" dedi.

Talk şovunda travesti görüntüsüyle program yapan Başenko, "Buradan benim travesti olduğum sonucunu çıkarmak doğru değil" diye konuştu. -

Ameliyatı için yardım arıyor

Canlı Haber'in geçtiği habere göre Karabük’te "interseksüel" çift cinsiyetli olması nedeniyle 26 operasyon geçiren ve 3 ameliyat daha olması gereken Muhammed İsmail Akgül (33), tedavisi için gerekli parayı bulabilmek adına il il geziyor.

Karabük’ün Cumayanı köyünde yaşayan ve doğuştan çift cinsiyetli yani "interseks" olarak dünyaya gelen Muhammed İsmail Akgül, çift cinsiyetli "interseks" olması nedeniyle arkadaşlarının kendisiyle alay ettiğini ve bu nedenle okulu bırakmak zorunda kaldığını anlatarak, “Mahalle ve okuldaki arkadaşlarım çift cinsiyetli "interseks" olmamdan dolayı benimle alay ediyorlardı. Bana kız oğlan diyorlardı. Ben de bu nedenle ilkokul 4. sınıfta okulu bırakmak zorunda kaldım” dedi.

Erkek cinsiyetine kavuşabilmek için 26 kez ameliyat olduğunu vurgulayan Akgül, “Malatya İnönü Üniversitesi Turgut Özal Araştırma Hastanesi’nde 26 ameliyat geçirdim ancak tam sağlığıma, yani erkek cinsiyetine kavuşmam için 3 ameliyat daha olmam gerekiyor” ifadelerini kullandı.

YARDIM İSTEDİ

Ameliyat olabilmek için her yolu denediğini ancak olumlu bir sonuç elde edemediğini belirten Akgül, “Sağlığıma kavuşabilmem için 3 ameliyat daha olmam gerekiyor. Bunun için de 4 bin 500 TL para lazım ancak maddi durumumuz hiç yok. Babam kalp hastası, annemin ise şeker ve tansiyon rahatsızlığı var. Benim de sol böbreğimde bir kitle mevcut. Üstelik sol ayağımdan da daha önceki tedaviler için parça alınmış. Çalışıp ameliyat paramı çıkarabilmem için yeteri derecede sağlığa sahip değilim. Bu nedenle ameliyat paramı bulabilmek için il il dolaşıyorum. Birçok televizyon programına çıktım. Bana yardımcı olacaklarını söylediler ancak şu sana kadar kimse bana yardım elini uzatmadı” dedi.

Tek isteğinin ameliyat olmak ve erkek cinsiyetine kavuşmak olduğunun altını çizen Akgül, “Bu hayattan kurtulmak istiyorum. Allah kimsenin başına getirmesin. Ailem de perişan bir durumda. Tek istediğim bir an evvel sağlığıma kavuşmaktır. Bu nedenle yetkililerden ve hayırsever vatandaşlardan bana yardım elini uzatmalarını istiyorum” şeklinde konuştu.

LGBTİ

20 Ağustos 2014 Çarşamba

Kocaeli Gebze'de Eşcinsel Cinayeti

Edinilen bilgilere göre,Kocaeli’nin Gebze ilçesinde bir kişi, S.Ç. (35) evinin balkonunda otururken, yoldan geçen arkadaşı E.Y.’yi (32) evine davet etti. İddiaya göre, evde belli bir süre Alkol aldıktan sonra S.Ç., arkadaşı E.Y.’ye cinsel eşcinsel ilişki davetinde bulundu. Bu duruma kızan E.Y., yerinden kalkarak mutfağa gitti ve arkadaşı S.Ç.’yi de mutfağa çağırdı. E.Y., mutfakta bulunan ekmek bıçağını alarak arkadaşını 28 yerinde bıçaklayarak öldürdü.
Olay yerine gelen gebze polis ekipleri incelemelerde bulundu. Polis ekiplerinin çalışmaları sonucu E.Y., çalıştığı iş yeri olan tekstil atölyesinde yakalandı. Emniyet müdürlüğündeki ilk ifadesinde cinayeti işlediğini itiraf ettiği öğrenilen E.Y., adliyeye sevk edildi.

Çağla Akalın Perfect Models of Turkey finalinde!

Yapımcılığını Kemal Topuz’un, organizasyonunu ise Engin Taşkıran’ın üstlendiği ‘Perfect Models of Turkey 2014’ Türkiye’de bir ilke imza atarak, ilk 16′da yer alan bay ve bayan adaylar arasında, transeksüel bir yarışmacıya yer verdi. Transeksüel yarışmacı Çağla Akalın, yarışmada finale kalınca, ilk kez Türk sanat müziği sanatçısı ve yazar Onur Akay’a konuştu. Akalın, ‘Adımı Çağla Şikel’den, soyadımı Demet Akalın’dan aldım. Ben bu yarışma ile birlikte bu ismin hakkını vereceğim inşallah. Transların gücünü ispatlayacağız.’ dedi.

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, LGBTİ (lezbiyen, gey, biseksüel, trans ve interseks) örgütleri de ortak bir metinle Selahattin Demirtaş’ı desteklediklerini duyurmuştu. Neden Selahattin Demirtaş’ı desteklediler bir fikrin var mı? AKP hükümeti beklentilerinize cevap veriyor mu? sorusuna ise, ‘O destek genel bir kesimi kapsadığına inanmıyorum. Hiç bir derneğinde bütün üyelerinin onayını almadan bu tarz bildiri yayınlanmasına da anlam veremiyorum. Evet belki birçok kişi destek vermiş olabilir ama destek vermek istemeyen büyük bir çoğunluk var onlarda gözardı edilemez. Biz LGBTİ bireylerin, yıllardır duymak isteyipte duyamadıkları vaatleri bize duyurdukları için olabilir. Sadece AKP değil, hiç bir hükümet bize destek vermedi. Bizler ayrılacalık istemiyoruz hakkımız olanı istiyoruz. Madem bir ülke ileriye gidiyor o zaman ileri ülkelerin kanunlarını da örnek almak gerekir.’ dedi.

Haber Hürriyeti

19 Ağustos 2014 Salı

Top Model Cinsiyet Değiştirdi

Podyumların ünlü top modeli Andrej Pejic cinsiyet değiştirdi. İki cinsiyet arasında sıkıştığını söyleyen Model Andrej Pejic artık bir kadın.
2011’de Jean Paul Gaultier defilesinde transparan bir gelinlikle yürüyen 22 yaşındaki Model andrej Pejic , androjen model trendini başlattı.
O günden bu güne modelin ‘erkeksi’ bir pozu olmadı.
9 yaşında annesi, anneannesi ve abisiyle Bosna Savaşı’ndan kaçarak Avustralya’ya sığınan model her ne kadar kendisini ‘çetin ceviz’ olarak tanımlasa da üç ay süren operasyon sürecini pek de güle oynaya kabul etmedi: “Tabii ki heyecanlı ve sinirliydim. Ama doktorum prosedürü uzun uzadıya anlattı. Ruh halim de hazırdı.

13 yaşınmda Google’da ‘cinsiyet değiştirme’ kelimelerini aradığımdan beri bunu düşünüyorum zaten. Ailem de destekledi kararımı. Liseden Andrej olarak mezun olur, sonra yeni hayatıma başlarım diye düşünüyordum ama işler planladığım gibi olmadı.”

Andrej Pejic’in ameliyatını ertelemesine neden olan ‘aksilik’ 17 yaşında Mc Donald’s’ta çalışırken keşfedilmesi. Apar topar Paris’e yollanan model çıkış dönemini şöyle anlatıyor: “İlk iki yıl çok süründüm. Moda dünyası beni nereye oturtacağını bilemedi. Kadın desen kadın değil, erkek desen erkek değil.

Gaultier defilesinden sonra işler patladı. Bana bu kadar yoğun ilgi varken, operasyonla göz önünden kaybolma riskini alamadım. Yine de son bir buçuk yıldır hep bunu düşünüyordum.” dedi.

Farklı görüntüsüyle hem kadın hem erkek defilelerinde podyuma çıkan Sırp model Andre Pejic, 'Fatih' dizisi kadrosuna konuk oyuncu olarak dahil olmuştu.

İnce görünümü ve yüz hatları nedeniyle hem kadın hem de erkek gibi görünen Andre Pejic ilk kez Fatih dizisinde izleyici karşısına çıkmıştı.

Fatih Sultan Mehmetin çocukluk arkadaşı Radu karakterini canlandıracak Andre Pejic, dizinin bir bölümünde daha rol almıştı.

Top Model Andrej Pejic LGBTİ hakları konusunda da çeşitli aktivist çalışmalar da yürütüyor.

İşte Androjen Manken Andrej Pejic'in Fatih dizisinde oynadığı sahnelerden bazı bölümler...

Hatay'da Erkek Çocuğa Tecavüz Girişimi!

Hatay İskenderun'da Cumhuriyet Mahallesi 174 Sokak’ta 10 yaşında olan çocuğu suriyeli bir kişi tarafından tecavüz girişiminde İskenderun ayağa kalktı.
Tecavüz iddiası üzerine 10 yaşındaki çocuğun yakınları iki mahallenin içinden geçen Mithatpaşa Caddesi üzerinde bulunan Suriyeli sığınmacılara ait dükkanların önünde toplandı. Bunun üzerine İskenderun İlçe Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı ekipleri gelerek çevrede güvenlik önlemi aldı. Kalabalığın kendilerine zarar vermesinden korkan Suriyeliler ise dükkanları kapatarak bölgeyi terk etti. Kalabalığın dağılmaması üzerine İlçe Emniyet Müdürü Cengiz Başar da olay yerine geld
Ailesi ve çevredeki vatandaşlar tarafından darp edilen şahıs gözaltına alınarak emniyete götürülürken mahalle sakinleri sokağa döküldü. Suriyeli gencin 10 yaşındaki çocuğa tecavüz etmeye kalkıştığını öne süren vatandaşlar, iş yerlerini açmaları halinde ortalığın savaş alanına döneceğini söylediler.
Tecavüze uğradığı iddia edilen çocuğun kendi yeğeni olduğunu söyleyen bir vatandaş, Emniyet Müdürü Başar'a yönelerek Suriyelilerin gitmeden kendilerini huzur içinde hissetmeyeceklerini belirtti. Güvenlik güçlerinin tüm uğraşlarına rağmen, kalabalık halen olay yerinden ayrılmadı. Polisin geniş güvenlik önlemi aldığı bölgede, gergin bekleyiş devam ediyor. Gözaltına alınan Suriyeli, sorgulanmak üzere emniyete götürülürken, mahalle sakinlerinin öfkesi dinmedi.
Polisin geniş güvenlik önlemleri aldığı olayla ilgili mahallede gergin bekleyiş sürüyor.
LGBTİ Haber Merkezi

Lezbiyen Çift nişanlandı!

Amerika Birleşik Devletleri Kadın Basketbol Ligi WNBA'de rakip takım oyuncuları lezbiyen çift Brittney Griner ve Glory Johnson nişanlanarak evlenme kararı aldı.
Hürriyet'in haberine göre Phoenix Mercury takımı oyuncusu Griner, sevgilisi Johnson’a evlilik teklifi yaparken çekilen bir kareyi Instagram hesabından paylaştı.
23 yaşında olan basketbol oyuncusu Griner iki aydır birlikte yaşadığı Tulsa Shock takımı oyuncusu 24 yaşındaki Johnson’a pırlanta yüzük ile evlilik teklifinde bulundu.
Lezbiyen Çift böylelikle basketbol tarihinde nişanlanan ilk rakip takım oyuncuları oldu.
Griner ve Johnson çifti nerede ve ne zaman evleneceklerini açıklamadı
Lezbiyen çifte LGBTİ hakları aktivistleri ve örgütlerden Sosyal Medya üzerinden tebrik mesajları yağdı.

18 Ağustos 2014 Pazartesi

Pakistan'da iki biseksüel kadın!

BBC Türkçe'nin haberine göre Pakistan'ın bir köyünde muhafazakar ve dar gelirli bir aileye doğmuş bir kadın olarak Azra Ahmet çok başarılı. Okumuş, iyi bir mesleği var.
Fakat işleri çok da yolunda gitmiyor.
29 yaşındaki Azra Ahmet, Lubna Cemal ile eşcinsel bir ilişki sürdürüyor ve homofobi yani eşcinsel düşmanlığının yaygın kabul gördüğü bir ülkede yaşıyor.
Güvenliklerini tehlikeye atmamak için iki kadın da, bu yazıda gerçek isimleriyle anılmıyor.
Azra Ahmet çocukluğundan beri ameliyatla cinsiyet değiştirmek istemiş fakat yaşadığı yerde bunu yaptırma imkanı olmamış.
Aynı sebeplerle kız arkadaşıyla yasal olarak evlenebileceği bir ülkeye göçme yollarını da zorlayamamış.
Şu anda kendisine çok fazla ekonomik gelecek vaadetmeyen küçük bir kasabada, satış müdürü olarak, partneriyle birlikte sessiz bir yaşam sürdürüyor.
İnternet kampanyası
Azra Ahmet ile partneri Lubna Cemal'in hikayesi, pek bilinmeyen bir Pakistan insan hakları grubu, çift için internet üzerinden destek çağrısı yaptığında duyuldu.

Çağrı gerçi insan hakları gruplarının çoğunun dikkatini çekmedi ama, kampanyanın arkasındaki kişi, eski gazeteci Erşad Sulari, kimliklerini açıklamayan kişilerin kendisini arayarak "eşcinselliği teşvik etmemesi" yolunda uyardıklarını anlatıyor.
Bu tehditlerden yılmayan Sulari şu sıralarda Pakistan'da hadım edilen insanları da üyelik formunda ayrı bir toplumsal cinsiyet grubu olarak anan ilk partiyi kurmuş bulunuyor.
Partisinin şimdi lezbiyen, gey, biseksüel, trans ve interseks lgbti bireyleri de içine alarak genişlemesini hedefliyor.
'Büyük tehlike'
İnternetten açılan yardım kampanyası Azra Ahmet ve Lubna Cemal'i önce heyecanlandırmış, umutlandırmış ama bir süre sonra ne kadar tehlikeli bir şey yaptıklarının ayrımına varmışlar.
Azra Ahmet, "Çağrıda isimlerimizin açık açık yazdığını düşündükçe hala tüylerim ürperiyor. Neyse ki adresimiz ve diğer ayrıntılar verilmemişti. Sanırım bizi bu kurtardı" diyor.
Azra Ahmet, küçük toprak sahibi, çiftçilikle geçinen bir aileden geliyor. İki erkek iki kız kardeşi var. Hepsi de evlenip çocuk sahibi olmuşlar.

Hiç biri liseden sonra okumamış. Ama Azra Ahmet köyünde liseden sonra meslek okulunu bitiren ilk kız olmuş.
Çocukluğundan beri, "kız bedenine hapsolmuş bir oğlan" gibi hissettiğini ve özgürleşmeye çalıştığını anlatıyor.
Büyüdükçe, diğer kızları cazip bulmaya başlamış ve bir dizi kadın sevgilisi olmuş.
Aşk acısı
Üniversiteye devam etme hevesinden, o sıradaki kız arkadaşı Ammara Tahir (gerçek adı değil) ailelerinden ayrı birlikte bir yaşam sürmek için dahiyane bir plan yaptığında vazgeçmiş.
"Ammara küçük bir kasabada bir bilgisayar kursuna devam etme ve özel bir yurtta kalma konusunda ailesini ikna etmişti. Halalarından biri çok yakındaki bir kasabada yaşadığı ve onu her hafta ziyaret edebileceği için, ailesi razı olmuştu" diyor.
Azra Ahmet de kendi ailesini ikna ederek aynı kursa yazılıyor. Yedi yıl birlikte yaşıyorlar. İşlere giriyor ve ailelerinden giderek daha bağımsızlaşıyorlar.
Azra, Pakistan'da tamamen erkek mesleği sayılan satış elemanlığı alanına giriyor ve başarılı oluyor.
Ne var ki, 2012 yılının sonlarında ailesi tarafından eve çağrılan Ammara Tahir bir tuzağa düşüyor ve onbeş gün içinde bir uzak akrabasıyla evlendiriliyor.
Azra, "Eşyalarını toplamaya bir takım erkek akrabaları geldi. Yıkıldım. Sürekli ağlıyordum. Geceleri uyuyamıyordum" diye anlatıyor.
"Sanırım Ammara da şoktaydı. Beni arada ve geri geleceğine söz verdi, ama gelmedi. Ona 'yalancısın' dedim. 'Çaresizim' dedi" diyor.
İki ihtimal var
Bir kaç ay sonra beden eğitimi konusunda yüksek lisans yapmaya gelen ve aynı yurtta kalan Lubna Cemal ile tanışan Azra kendini toparlamaya başlıyor.
Lubna'nın eğitimini tamamlamasına 10 ay var. Ondan sonra bütün genç Pakistanlı kadınlar gibi evine dönmesi ve ailesinin kendisi için seçtiği biriyle evlenmesi bekleniyor.
Azra şimdi iki olasılık üzerinde düşündüklerini söylüyor. "Ya eşcinsel evliliklerine izin veren bir ülkeye iltica edeceğiz, ya da ameliyatla cinsiyet değiştireceğim ve Lubna ile evleneceğiz."
Her iki ihtimal de sorunlu.
Çiftin iltica edebilmek için insan kaçakçıları ve avukatlarla anlaşacak paraları ve bağlantıları yok.
Cinsiyet değişikliği ameliyatına gelince, Azra'ya bu konuda destek ve danışmanlık sağlayan psikiyatrist Dr. Fida Malik (gerçek ismi değil) bunun çok karmaşık bir süreç olduğunu anlatıyor.
"Bu yıllar alan bir süreç ve cerrah, endokrinolog, psikiyatrist gibi bir çok farklı uzmanlık alanından doktorun müdahalesi gerekiyor. Pakistan gibi bir ülkede ayrıca bunun sosyal olarak kabul edilmesini istiyorsanız bir de din adamının onayını almanız gerekir" diyor.
İlk denemeler
Azra Ahmet aslında 2009 yılında cinsiyet değişikliği için ilk adımları atmış.
Kendisini inceleyen heyet, ilk aşamada hormon tedavisine başlatmayı uygun bulmuş.
Dr. Malik, "Erkek olduğuna dair inancı çok kuvvetli ve dolayısıyla bir kadın olarak yaşamaktan duyduğu acı çok büyüktü. Bu nedenle sakallarının çıkmasını sağlayacak ilk hormon tedavisini yapmaya karar verdik ve sonrası için de göğüs düzleştirme ve muhtemel rahim alma ameliyatı için bir takvim çıkardık" diyor.
Azra Ahmet, erkeklik organına sahip olmak için faloplasti de istiyormuş ama bunu yaptırmak için Hindistan'a gitmesi gerektiği anlatılmış.
Ameliyatlar hukuki olarak da sorunlara yol açabiliyor. Pakistan'da 2007'de ilk kadından erkeğe geçiş sürecinde rol alan doktorlar hakkında dava açılmış.
Ama doktor Malik "Biz hastanın çıkarlarını da korumak zorundayız" diyor.
Doktoru, o sırada Azra Ahmet'e, cinsiyet değişikliği tamamlandıktan sonra bile partneriyle birlikte gizli bir hayat sürmek zorunda kalabileceklerini, çünkü ailelerinin peşlerine düşüp aile şerefine leke sürdükleri gerekçesiyle onları öldürmek isteyebileceğini anlatmış.
"Yine de ilk adım olarak Pakistan'da mümkün olan herşeyi yaptırmaya karar verdim" diyor.
Azra Ahmet o sırada partneri Ammara'nın gidişiyle süreci yarım bırakmış ve iki yıldır askıya almış.
Şimdi yeni bir ayrılık tehlikesi karşısında ve istediği hayatı sürmek istiyorsa her biri birbirinden çetin kararlar vermesi gerekiyor.

Hailil İbrahim Dinçdağ'dan TFF'ye Dava

Eşcinsel yönelimi nedeniyle rapor alarak askere gitmeyen Hail İbraihim Dinçdağ bu nedenle Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) tarafından hakemlik mesleğinden atılmıştı. Halil İbrahim Dinçdağ, bu sefer de TFF’ye dava açtı.
Hürriyet'te yer alan habre göre
Dinçdağ’ın 110 bin liralık tazminat talebi sonrası mahkeme, TFF ve Trabzon İl Hakem Kurulu’ndan Dinçdağ’ın görev aldığı maçların bilgisini istedi. İki kurumdan farklı cevap geldi. Bunun üzerine Dinçdağ’ın avukatı Fırat Söyle, TFF’nin gönderdiği yazıda mahkemeyi aldattığını iddia ederek suç duyurusunda bulundu.

100 BİN TL TAZMİNAT İSTEDİ

TRABZON Bölgesi hakemlerinden Dinçdağ, Türkiye Futbol Federasyonu’nu 2010 Kasım’da mahkemeye vermişti. Dinçdağ, TFF’nin kendisine, 10 bin TL’si maddi, 100 bin TL’si de manevi olmak üzere toplam 110 bin TL tazminat ödemesini talep etti. TFF ise, davacıya cinsel yönelimi yüzünden değil, ‘performans yetersizliğinden’ dolayı maç verilmediğini öne sürmüştü.

TESPİT YAPILDI SONUÇLAR ÇELİŞKİLİ

Gerek Türkiye Futbol Federasyonu’na gerekse Trabzon İl Hakem Kuruluna yazılan müzekkerelerde davacının 2000-2001 sezonundan 2007-2008 sezonuna kadar kaç maçta görevlendirildiğinin tespiti istenilmiş idi. Ancak her iki kurumun cevabi yazılarında birbiriyle çelişkili cevaplar vermişlerdir.

14 YILLIK HAKEM

TFF’nin internet sitesinde dahi Dinçdağ’ın hangi maçlarda görev aldığının bilgisinin bulunduğunu belirten Söyle, dilekçesinde şunları söyledi: “Müzekkereye 30.04.2000 ile 30.10.2006 arasında en az iki maçta görev aldığı bilgisi vardır. 21.09.2000- 26.04.2002’de davalı kurum davacının banka hesabına ödemeler yapılmıştır. Müvekkil, bu mesleği 14 yıldır yapmıştır. Davacı en son 22.03.2009’da görevlendirilmiştir. Federasyon’un Mahkemeye sunmuş olduğu belgeler son derece yetersizdir. Müvekkilin, askerlik işlemlerinden dolayı 2008-2009’da az maça çıkabilmiştir. Askerlikten muaf olmasıyla birlikte zaten kendisine maç verilmemeye başlanmıştır.”

Botoks erkeklerde kadınsı görüntüye yol açabilir!

Kadınlara yönelik botoks uygulamalarının benzerleri erkeklere yapıldığında feminen bir görüntü oluşabiliyor.
Anadolu Ajansı'na konuşan İstanbul Tıp Fakültesi Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Erdem Güven, erkeklere uygulanacak dolgu ve botoks işlemlerinde dikkatli olunması gerektiğini ifade ederek, kadınlara yönelik uygulamaların benzerleri yapıldığında feminen bir görüntü oluşabileceğini bildirdi.

Güven, yaptığı yazılı açıklamada, erkeklere uygulanacak dolgu ve botoks işlemlerinde dikkatli olunması ve işlemin tecrübeli kişiler tarafından yapılması gerektiğini vurguladı.

Kadınlara yönelik uygulamaların benzerleri erkeklere yapılmaya çalışılırsa "feminen" bir görüntü oluşabileceğini kaydeden Güven, "Ortaya çıkabilecek istenmeyen görüntüleri engellemek için tecrübeye bağlı, kişinin yüz mimiklerine ve kas yapısına paralel yapılacak botoks ve dolgu çalışmaları ile yüz ifadesi yumuşatılırken, bakışlardaki derinlik ve anlam artırılmaya çalışılmaktadır" dedi.

Yüzde ve kaşlarda meydana gelen düşmelerle ortaya çıkan yorgun ifadenin düzeltilmesi için lokal anestezi ile gerçekleştirilen askı prosedürleri, kaş ve yüz askıları ile "kararında" bir gençleşme elde edilebildiğini belirten Güven, yöntem doğru uygulandığında 5-10 yıl arasında kalıcılık sağlayabildiğine işaret etti.

Güven, doku travmasının çok az oluştuğu işlemlerden sonra iyileşmenin oldukça hızlı olduğunu ve işlemden 3-4 gün sonra tam bir düzelme ortaya çıktığını ifade etti.

- İlk sırada saç ekimi var

Erdem Güven, teknolojinin ilerlemesiyle saç ekiminin, erkeklere en fazla uygulanan estetik müdahalelerin başında geldiğini ifade etti.

Saç nakli, diğer adıyla saç ekiminin, iki kulak arasındaki, ensenin üst bölgesinde bulunan, genetik olarak dökülmeme özelliğine sahip sık ve sağlıklı saç köklerinin, lokal anestezi ile uyuşturulduktan sonra uzman ekip tarafından tek tek alınarak, kişinin saç açıklığı olan bölgeye saç yönü doğrultusunda kanalların açılarak ekim yapılması işlemi olduğunu anlatan Güven, şunları kaydetti:

"Dünyada ve Türkiye'de uygulanan son saç ekimi tekniği FUE, hem saçı alırken hem de alınan saçı ekerken doğal sonuçlar elde etmemizi sağlayan bir saç ekimi tekniğidir. FUE ile tüm saç ekimi girişimlerinde olduğu gibi saçlı bölgeden tek tek alınan canlı saç köklerinin saçsız olan bölgeye transferinin gerçekleştirilmesi işlemidir. Saç nakli ortalama 6-8 saat sürmektedir. Bu süre bazen 10-12 saate kadar da uzayabilir. Nedeni ise 'mega seans' dediğimiz 4 bin ve üzeri saç kökü ekimleridir."

Güven, saç naklinin 18 yaşından itibaren yapılabileceğini belirterek, şu bilgileri verdi:

"Kişide bulunabilecek ek hastalıklara bağlı olarak 70-75 yaşlarına kadar da yapılabilir. Saç naklinde başarıyı belirleyen en önemli etken ise kişinin saç açıklığı ve verici bölgedeki saç yoğunluğudur. Saç açıklığı az olan bir kişi için bin 500 saç kökü yeterli olabilirken, ön bölgeden tepe bölgesine kadar saç açıklığı olan bir kişiye 7 bin 200 saç köküne kadar saç ekimi yapılabilir"

www.lgbti.org

New York Borsasını Eşcinsel bir bankacı açtı!

New York Borsası’nın açılışını bir bankanın eşcinsel yöneticisi yaptı.
Burgess, halka açılan, CEO’su olduğu C1 Bank için borsanın açılış zilini çaldı.
Borsa tarihine geçen Burgess Amerika’da ilk kez halka açık bir bankanın eşcinsel CEO’su oldu.
Hürriyet'te yer alan habere göre, ABD’deki C1 Bank büyük bir banka değil. Bankanın Florida’da 29 şubesi var. Ancak banka Amerika’nın ilk 1000 şirketi arasında yer alıyor. 42 yaşındaki Trevor Burgess Bu işi yapmadan önce 10 yıl köklü yatırım bankası Morgan Stanley’de çalışmış. İş dünyasında eşcinsel olmanın büyük bir handikap olduğunu biliyor. Fakat cinsiyetini hiç saklamamış. Onu özel yapan şey ise dünya tarihinde ilk kez borsaya açılan bir bankanın başında bulunan bir eşcinsel olması. Burgess’in kocası Gary Hess de C1 Bank’ın hissedarlarından. Çift, eşcinsel evliliğin yasal olmadığı Florida’da oturuyor. Burgess’in başarısıyla ilgili olarak Huffington Post’a konuşan Out Leadership isimli LGBTİ örgütünün temsilcisi Todd Sears, “Şirketlerin eşcinseller hakkında nasıl ayrımcılık yaptığı artık dünyanın konuştuğu bir konu değil. Önemli olan şirkette ne kadar üst düzey yöneticinin eşcinsel olduğudur” diyor.

Apple’ın yayımladığı ‘farklılık’ raporunda da görüldüğü üzere beyaz ve heteroseksüel olmayan kimliklerin firmalarda kariyer yapma şansı oldukça düşük. Örnek olarak Amerika’da çalışan Apple yöneticilerinin sadece yüzde 3’ü siyahi. ABD’de Şirkete alınan elemanların ise toplamda sadece yüzde 7’si siyahi. HSBC’nin CEO’su Irene Dorner da, “Cinsel yönelimleriyle ilgili olarak açık olanlar daha üretken” dedi.

16 Ağustos 2014 Cumartesi

Bonzai bağımlılığı ilkokul ve lise çağında başlıyor

100 bonzai kullanıcısıyla yapılan ankette yüzde 42’si lisede, yüzde 39’u ilkokulda, yüzde 12’si ortaokul ve yüzde 7’side üniversitede başlıyor.

Türkiye Gençlik Kulüpleri Konfederasyonu tarafından 100 bonzai kullanıcısıyla yapılan ankette ilginç sonuçlar ortaya çıktı. Yapılan bir ankette bonzaiyi en çok gençlerin kullandığı belirlendi. 19-30 yaş arası yüzde 67, 31-45 arası yüzde 16, 18 yaş altı yüzde 9 ve 46 yaş üstü yüzde 8 vatandaşın bonzai kullandığı belirlendi. Yapılan araştırmada bonzai kullananların yüzde 93’ünün erkek, yüzde 7’sinin ise kadın olduğu tespit edildi.

BONZAİ EN ÇOK MARMARA BÖLGESİNDE KULLANILIYOR
Bağımlıların doğum yerleri dağılımı dikkate alındığında Türkiye’nin en çok göç alan ve göç veren bölgesi ile örtüştüğü ortaya çıktı. Bonzai en çok yüzde 35 ile Marmara bölgesinde kullanılıyor. Bu oran Güneydoğu Anadolu’da 19, Karadeniz ve Doğu Anadolu’da 14, Akdeniz’de 7, İç Anadolu ve Ege Bölgesi’nde ise 4.

BAĞIMLILIK LİSE VE İLKOKUL ÇAĞINDA BAŞLIYOR
Araştırmalarda bonzai ile ilgili acı gerçek ortaya çıktı. Gençlerin yüzde 42’si lisede, yüzde 39’u ilkokulda, yüzde 12’si ortaokulda ve yüzde 7’side bonzaiye üniversitede başlıyor. Bonzai kullananların yüzde 30.3’ünün işsiz, yüzde 22.2’sinin de serbest meslek ve geri kalanların ise diğer mesleklerde çalıştığı açıklandı. Bonzai kullananların yüzde 72’sinin bekar, yüzde 28’inin de evli olduğu belirlendi. Bağımlıların çoğunun iş bulamadığı, evlenemediği veya ailesine bağımlı kaldığı için, evlilerin de aile içi sıkıntılar sebebiyle içtiği öğneldi. Anne ve babası sağ olanların yüzde 78’i, anne ya da babası olmayanların yüzde 22’si bağımlı. Bağımlıların yüzde 26’sı ailesi ile birlikte, 24’ü ise ailesinden ayrı yaşıyor.

İHLAS HABER AJANSI

15 Ağustos 2014 Cuma

Bir eşcinselin askerlik anıları

Hürriyet Gazetesinden Ayşe Arman Gay Blogger Kaan Arer ile röpörtaj yaptı.
İşte o röpörtaj:
Eşcinselim ve askerden yeni geldim.Siz bugüne kadar, gay’lerin, eşcinsellerin, trans bireylerin askere gitmemek için neler yaptığıyla ilgili röportajlar yayımladınız. Ben de neden gittiğimi ve orada nelerle karşılaştığımı anlatmak istiyorum. İlgilenir misiniz?”
Hemen aradım, buluştuk.
Kaan Arter, gerçekten sıkı bir adam. Eğitimli, bilgili. Çok içten ve samimi. Bir de zeki. TÜBİTAK ödüllü bir matematikçi.
Öğretmenliğe devam ettiği için fotoğraflarda yüzünü gizledi.
Kaan Arter, blogu olan, eşcinsellik hakkında yazıp çizen biri.
Çok cesur yazıları var. Askerde onu ziyarete gelen sevgilisiyle nasıl seviştiğini de anlatıyor, çarşı izninde, bir kafenin tuvaletinde.
Ama bayağılaşmadan...
Ona matematik ve yazı hayatında başarılar diliyorum.

Adın?

-Kaan Arter.

Bu gerçek ismin mi?

-Değil, çünkü öğretmenim. İsmimi açıklamak meslek hayatımın sonu olur.

Ne öğretmenisin?

-Matematik. Herkese gerekir. Hayat matematiktir!

Güzelmiş... Yaş?

-27.

Gay olduğunu ne zaman fark ettin?

-(Gülüyor) Ben biraz naiftim. Kafamda, heteroseksüel-homoseksüel gibi ayrımlar yoktu küçükken. Seks olayına bakışım şu şekildeydi: Erkekler erkeklerle, kadınlar kadınlarla, bazı kadınlar da erkeklerden hoşlandığı için erkeklerle sevişirler. Kısacası herkes istediğiyle sevişir. Mesela annemle babam sevişiyor çünkü birbirlerinden hoşlanıyorlar. Ben de bir erkek arkadaşımdan hoşlanıyordum, onunla sevişebileceğimi düşünüyordum. Sonra bir gün bir erkeğin, aslında bir kadından hoşlanması gerektiğini fark ettim. Dehşete düştüm! Ben yanlış ve hatalıydım. Değişmeliydim. Ama nasıl? İşin kötüsü sesim de inceydi. Babam sürekli beni uyarıyordu. “Sesini kalınlaştırmamız lazım!” diyordu. “Yok elini şöyle kullanmayacaksın. Yok ay demeyeceksin, ayol demeyeceksin! Dersen yumuşak olursun, tekerlek olursun!” Liseye geçtiğimde bu baskılar yüzünden, homoseksüel olmama rağmen homofobiktim.

İNSAN ÖZÜNDEN, KENDİ GERÇEĞİNDEN KAÇAMIYOR

Peki lisede...

-Cinselliği düşünmemeye çalışıyordum. Çünkü düşündüğümde aklıma erkekler geliyordu. Bu da sinirimi bozuyordu. Üniversiteye başladığımda bir kız arkadaşım oldu. Dört yıl birlikte olduk.

Nasıl yani? Seviştiniz mi?

-Evet. İlk cinsel deneyimimi bir kadınla yaşadım. Benim herhangi bir vajina fobim yok. Bir kadınla da beraber olabilirim. Ama tabii ki tercihim erkek bedeni. Biseksüel değilim. Bir kadınla beraber olarak, aklımca heteroseksüel olmaya çalıştım. Ama ne mümkün?

O hiçbir şeyden şüpheleniyor muydu?

-Kız arkadaşım mı? Çok komik olaylarımız var. Mesela iki kişilik bir yurt odasında kalıyordum. Ben meğer oda arkadaşım olan erkeğe âşıkmışım. Ama bilmiyorum. Onun da kız arkadaşı var, dörtlü gezip tozuyoruz. Sonra kızlar ayrılıp kendi aralarında konuşuyorlarmış, “Ya bu ikisi sürekli birlikteler, üstelik birbirleriyle çok ilgililer. Bunlar biseksüel olmasın?” Mert kızlardı, direkt sordular bize. O kadar homofobiktim ki şiddetle reddettim. İnanılmaz tepki gösterdim. O kadar uzattım ki, kız arkadaşım sonunda, “Aman tamam be, amma homofobiksin!” dedi.

Sonra?

-Sonra... İnsan, özünden, gerçeğinden kaçamıyor. Üniversite bittikten sonra kız arkadaşımla ayrıldık. “Ben gerçekte kimim? Ne yapıyorum? Aslında ne yapmak istiyorum” sorgulamasına girdim. O arada TÜBİTAK’tan burs aldım, çünkü üniversiteyi bölüm birincisi olarak bitirmiştim. Bir süre yurtdışında yüksek lisans yaptım. O süreçte gay’lik üzerine çok okudum. Okudukça, “Aa benim gibi insanlar da varmış!” dedim. Ve şunu fark ettim: “Bu toplumun gay’leri kabullenebilmesi için bizi bilmesi, tanıması gerekiyor.” O yüzden de güvendiğim, inandığım insanlara açılmaya başladım. Önce kız kardeşime. Sonra halama, yağmurlu bir günde. Halamla, psikiyatri üzerine bir seminerden dönüyorduk. Birden, “Ben de sana bir şey söylemek istiyorum” dedim. “Söyle canım” dedi. “Ben eşcinselim!” dedim. Tabii bu kadar kolay olmadı. Söylerken ağlıyordum, dışarıda da yağmur yağıyordu. Halam sarıldı bana, “Keşke daha önceden söyleseydin, kim bilir ne zorluklar yaşamışsındır. O acıları çekerken ben de senin yanında olmak isterdim!” dedi.
Ben samimi olmak istedim, öyleyim de...

Hala müthişmiş! Peki anne-baban?

-O mesele çözümsüz işte! Bilmiyorlar. Babama söylemeyi hiç düşünmüyorum, çünkü beni anlayabileceğini sanmıyorum. Kâbuslar yaşayacak, bunu dünyanın en büyük meselesi haline getirecek. Anneme de söylemem, zavallı arada kalacak, benim için endişelenecek. Kimseyi üzmek istemiyorum. “Benim çocuğum” belgeselinde de izledik işte, eğitimli insanlar bile evlatlarının eşcinsel olmasını kabul edemiyor, başkalarının çocukları olabilir, modern zamanlarda yaşıyoruz, ama onların çocukları asla!

Sorun çevreye karşı utanma duygusu mu yoksa “Bu homofobik ülkede, çocuğum korunmasız kalır. Başına bin türlü iş gelir!” mi?

-İkisi de. Ama daha çok, “Ben çocuğumu nasıl koruyacağım? Bilmediğim bir dünya, bilmediğim bir hayat yaşayacak. Orada hiçbir şeye hâkim değilim. Oysa heteroseksüel olsaydı, birisiyle evlenecekti. Kayınpederi, dünürü falan olacaktı. Çocukları olacaktı. Sonra çocukları ona bakacaktı. Ama homoseksüel olduğu için evlenmeyecek. Evlense de çocuğu olamayacak. Yaşlandığı zaman ona ne olacak, kim bakacak?” gibi bir sürü soru işareti var ailelerin kafasında.

Sen nasıl bu kadar cesur olabildin?

-O kadar ikiyüzlü bir toplumuz ki, aslında başka çarem yoktu. Biz, “Misafir başımızın tacıdır” deriz ama biraz uzun kaldığı zaman arkasından konuşuruz ya da “Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla” yaparız, söylesene direkt gelinine, ı ıh. Toplumsal zikrimizde var bunlar. Ben de nasıl bir yaşam biçimi oluşturmak istediğim konusunda kendimi sorgularken fark ettim ki en çok inandığım şey samimiyet. Ben de samimi olmak istedim. Varlığımla, davranışlarımla, yazılarımla... Öyleyim de.

GÜNEŞLİ HAVALARDA ÇIKARIP 50 FAKTÖR GÜNEŞ KREMİMİ SÜRÜYORDUM

‘Askerlik’ deyince eşcinsellerin aklına ilk ne gelir?

- Bir sürü şey. Çürük raporu almak için yapılan o muayenede yaşanacak aşağılayıcı muamele. Askeriyedeki emir-komuta zinciri, öldürme ya da öldürülme, cinsel saldırıya uğrama korkusu. “Bir sürü erkekle aynı anda aynı ortamda yaşarken nasıl rahat edebilirim? Ortam hijyenik midir? Ya beni dalga konusu haline getirirlerse, ya ib.e gibi kelimeler kullanırlarsa? Bu yaştan sonra kaldırabilir miyim?”

Peki senin için de aynı şey miydi?

-Ben antimilitarist bir insanım. Ama gittim, askerliğimi yaptım. Oysa eşcinsel olduğumu çok kolay kanıtlayabilirdim. Erkek arkadaşımla birlikte yaşıyorum. Halam da, kız kardeşim de gelir anlatırdı. İstedikleri ‘pozisyon fotoğrafı’ysa -gerçi artık istenmiyor- onu bile verebilirdim.

Ama vermedin, eşcinsel olduğunu bile söylemedin. Neden? Askere gitmek istemenin gerekçesi neydi?

-Ben askerliğin zaten zorunlu olmasına karşıyım. Gitmek istemeyenlerin kesinlikle gitmemesi gerekir. Keşke böyle bir kanuni hakkımız ve şansımız olsa. Ama yok. Türkiye Cumhuriyeti topraklarında doğan bir erkek, belli bir yaşa geldiği zaman yasalara göre askerliğini yapıyor. E ben de bu topraklarda doğdum, belli bir yaşa geldim ve erkeğim. Benim onlardan bir farkım yok ki. Onlar gidiyorsa ben de gitmek zorundayım. Tanrı’nın bahşettiği cinsel yönelimimi bahane etsem bu gay’liğimi kullanmak olacaktı.

Peki zorlukları yok mu?

-Olmaz mı? Aklın, mantığın olmadığı bir yer. Ama herkes için zor. Bunu anlatmaya çalışıyorum. Siz kendinizin ve haklarınızın farkındaysanız kimse size kötü bir şey yapmaya cesaret edemiyor. Hele eğitimliyseniz, internetle, sosyal medyayla haşır neşirseniz korkuyorlar. Bakın, komutanlar da dahil olmak üzere sizi suistimal etmeye çalışanlar olursa çok güçlü şikayet mekanizmaları oluşturulmuş. Başbakanlık İletişim Merkezi var. Bir hafta içerisinde, “Bir askerin şöyle şöyle şikâyeti var” deniyor, savunma isteniyor. Ama tabii ki feminenlik çok ağır basıyorsa, trans bireyse ya da kesinlikle gitmek istemiyorsa gitmesin. 60 erkekle bir arada yatıyorsun, kalkıyorsun...

Sen bunu anlatarak, gay’lere, “Askerlik yapabilirsiniz” mi demek istiyorsun?

-Bazı arkadaşlarımızın çürük raporu alma ihtimali yok. Devlet memuru olarak çalışacaklar mesela. Ya da gay olduklarını açıklamak istemiyorlar. Kaldırabilecek güçte değiller. O zaman büyük bir ikileme giriyorlar. Askere gitmeleri gerekiyor ama korkuyorlar. Ben onlara seslenmek istiyorum. Korkmayın, gidin. O kadar da kötü bir ortam değil. Ki ben gerçekten zor şartlarda yaptım.

Ya onlar seni “Mücadelemize zarar veriyorsun!” diye suçlarlarsa...

- Gay olmamız bizim artı bir özelliğimiz değil. Bizim doğuştan gelen, çok normal bir özelliğimiz. Ve doğuştan gelen bu özelliğimizle ne övünebiliriz ne de farklı bir ayrıcalık isteyebiliriz.

Nasıl bir yer umuyordun, ne buldun?

-Ben altı aylık kampa gidiyorum diye düşündüm. Beklentiye girmedim. Kötünün kötüsüne de hazırdım. Üstelik genelde vukuatlı insanların gönderildiği bir yere düştüm: Sakarya. -

Nasıl deneyimler yaşadın?

-Askerlik sana Türkiye’yi tam olarak tanıma fırsatı sunuyor. Bir üçüncü dünya ülkesi olduğumuzu iliklerine kadar hissediyorsun. Sistem 50 yıl geriden geliyor. Herhangi bir mantık işletmeye gerek yok. Zaten düşünmen de istenmiyor. Ama tabii, ben de benim. Güneşli havalarda, çıkarıp 50 faktör güneş kremimi sürüyordum mesela. Cildim perişan olmasın istiyordum.

“Napıyor bu manyak!” demediler mi ya da alay konusu olmadın mı?

-(Gülüyor) Ben 27 yaşındayım. Oradaki birçok insandan büyüktüm. Bir de öğretmen olduğum için bana, “Hocam” diyorlardı. Gördüğüm yanlışları rahat bir şekilde söyleyebiliyordum. Güneş kremi taşımanın nesi kötü? Bu bir bilinç. Bir de amele yanığı gibi sadece kollarım yansın istemiyordum. Kulaklarımı da güneşten korumaya çalışıyordum. İnşaat işleri de oluyordu. Çarşı izninde inşaat eldiveni aldım. Ellerim bozulmasın diye onları takıp çalışıyordum. Yani kendi şartlarımı askeriyeye taşıyabildim. Kimse de “Neden eldiven kullanıyorsun ya da güneş kremi sürüyorsun?” demedi. Biri sadece, “Fondöten mi abi bu!” dedi, “Yok güneş kremi” dedim. Yerlere çöp atıyorlardı. İnanır mısın, çöp atmama bilinci de yerleştirdim kendi bölüğüme.

Nasıl?

-Öğretmen olduğum için sınıfa girdiğim ilk anda şöyle bir yerlere bakarım ben. Eğer pisse, yerde çöpler varsa, “Herkes hak ettiği ortamda yaşar. Ama ben böyle bir ortamda yaşamayı ve çalışmayı hak etmiyorum!” derim ve ilk çöpü kendim yerden alırım. Ondan sonra çocuklar da yavaş yavaş çöpleri toplamaya başlarlar. Askerde de asla çöpümü yere atmıyordum. Yürüyoruz diyelim, elimde boş pet şişe var, çöp kutusu arıyorum. Arkadaşım dedi ki, “Sen hâlâ asker olamamışsın! Her yer çöp burada. At yere. Yarın sabah mıntıka temizliği yapılır, toplanır!” Mantık böyle ilerliyor. Ben bunu değiştirmek istedim. Ama komutanlara baktığın zaman, onlar da çay içiyorlar bardağı atıyorlar, sigara içiyorlar, izmariti atıyorlar. Bu yüzden, “Önce kendi çevremden başlayayım” dedim. Bir arkadaşım sigarasını içtikten sonra izmariti yere attı. Onu herkesin önünde uyardım, “Nereye atacağım ki, atacak yer yok!” dedi. “Madem yok, o izmariti al, cebine koy.” “Olur mu öyle şey?” dedi. “O zaman ben yaparım” dedim. Gittim, onun attığı izmariti aldım ve cebime koydum. “Kesinlikle kendi izmaritimi sana taşıtmam!” dedi, yerden aldı. Böyle böyle bir algı oluştu. Okuma öğrettiğim insanlar da oldu. O altı ay hiç de kâbus gibi geçmedi. Birkaç insana faydam olduysa ne mutlu bana.

ASKERLİKTE EGOLARDAN LEGO YAPMAYI ÖĞRENDİM

Siz tek miydiniz? Sizin gibi başka gay’ler de var mıydı?

-Olmaz mı? Hatta şöyle bir hikâyem var. Sevgilim beni ziyarete geldi. Nizamiye’nin önündeki duvarın üstünde sohbet ediyoruz. Bir şeyler getirmiş onları yiyoruz. Bizim tam yanımızda, iki erkek var, onlar da aynen bizimki gibi sohbet ediyor. Biri asker, tanıyorum içeriden. Yandan yandan bakıp, “Allah Allah acaba bunlar da gay mi diyoruz?” Kimsenin alnında yazmıyor çünkü, herkesin feminen olması da gerekmiyor. Neyse biz nizamiyeye döndük, sevgililerimizse dönüş yolunda birbirleriyle sohbet etmişler. Sevgilim telefon etti, “Evet, bir gay asker arkadaşın daha oldu!” dedi.

Senin yaşadıklarından çıkardığın ders ne? Askerlikte en çok ne öğrendin?

-Egolardan Lego yapmayı öğrendim! “Yok efendim, fakülte birincisi olarak mezun oldum, TÜBİTAK bursuyla İngiltere’de okudum. Şu seviyedeyim, bu seviyedeyim. Nasıl olur da bana lise mezunu bir komutan, çöpleri topla, tuvaleti temizle diyebilir?” Yapsaydım yanmıştım. Ben orada sadece bir er olarak bulunuyordum. “Bütün askerler ne yapıyorsa benim de onu yapmam lazım!” diye düşündüm. Ve askerliği sorunsuz bitirdim.

Ayşe Arman 

HÜRRİYET GAZETESİ

Lezbiyen çifte imam nikahı

Alman dergisi Spiegel’in haberine göre Zahed dergiye ilkokuldayken babasının kendisine “Ağlayan küçük kız çocuğusun” dediğini ve babasıyla bir daha asla konuşmadığını söyledi.
Daha önce de Cezayir asıllı eşcinsel imam Muhammed Zahed, Fransa’nın başkenti Paris’te lgbti dostu cami açarak dikkatleri üstüne çekmişti.

Zahed, kısa bir süre önce de İsveçli lezbiyen bir çifti evlendirdi. Zahed Spiegel’e kendisi gibi Selefi olanlarla vakit geçirdiğini ve erkek arkadaşlarından birine âşık olduğunu anlattı. Zahed, bugün dünyayı geziyor ve İslam’da lgbti'ler ile ilgili dersler veriyor.

14 Ağustos 2014 Perşembe

İran: Eşcinsel oldukları için idam edilmediler!

Ulusal Medya'da İran’da 6 Ağustos’ta iki kişinin eşcinsel oldukları için bir kamyona kurulan darağacında asılarak idam edildiği iddiaları iran yetkilieri tarafından yalanlandı.

Yapılan açıklama şu şekilde
Adalet sisteminin başındaki isim Sadık Amoli Laricani, Batılı İnsan Hakları aktivistlerinin iddalarını “yalandan başka bir şey değil” diyerek reddetti.

İran'da rejim yanlısı bir internet sitesine konuşan Laricani, “Bu insanlara ayrıcalıklar sunmuyoruz ama onları astığımız uydurulmuş bir yalandan başka şey değil” dedi.

Ancak Adalet bakanı Laricani yaptığı açıklamada LGBTİ bireylerin idam edilip edilmediği konusunda bir şey söylemedi.

Ulusal Medya

13 Ağustos 2014 Çarşamba

Muhafazakar parti lideri eşcinsel olduğunu açıkladı

Danimarka'da Muhafazakar Parti Genel Başkanı  seçilen 42 yaşındaki eski belediye başkanı Sören Pape Poulsen eşcinsel olduğunu açıkladı.

Danimarka Muhafazakar Parti'nin 3,5 yıldır genel başkanlığını yapan Lars Barfoed, geçen hafta partinin yenilenmeye ihtiyacı olduğu ve gençlerin önünü açmak istediğini belirterek görevi bırakınca yerine Viborg Belediye Başkanlığı'nı yapan 42 yaşındaki Sören Pape Poulsen getirildi.

Viborg kentinin futbol takımına usulsüz para aktarılması konusunda suçlamalara da maruz kalan Poulsen, genel başkanlığa seçildikten sonra özel hayatıyla ilgili medyanın yoğun soruları üzerine açıklama yapmak zorunda kaldı.

Kamu yayıncısı DR'ye özel bir röportaj veren Poulsen, "bilgi sahibi her insan cinsel durumunu kendisinin seçmediğini bilir" dedikten sonra eşcinsel olduğunu kabul etti.

"Homoseksüel olduğum bir sır değil"

Geçen hafta genel başkanlığa seçildikten sonra özel hayatına dair gazetecilerin röportaj talepleri olduğunu belirten Poulsen, "Basın ofisimizi arayan bazı gazeteciler, özel yaşantım hakkında bazı şeyleri bildiklerini söyleyerek röportaj istiyorlar ancak ben bu konuda röportaj yapmak istemesem de durumum bir şekilde ortaya çıkacak. Benim homoseksüel olduğum bir sır değil ancak bu konunun günümüzde Danimarka'da bile bu kadar ilgi çekmesi ve insanların bunu bilmenin hakları olduğuna inanması beni şaşırtıyor. Cinselliğin neden bu kadar büyük mesele olduğunu anlamıyorum" dedi.

Paulsen, muhafazakar bir lider olarak bu konuyu konuşmasının ilkeleriyle uyuşmadığını ve konuşmak zorunda hissetmesinin talihsiz olduğunu da söyleyip cinsel durumuna rağmen eşcinsellik konusunda aktivistliğe soyunmayacağını sözlerine ekledi.

Mayısta yapılan AP seçimlerinde yüzde 9,2 oy alan Muhafakar Parti Genel Başkanı Lars Berfoed görevden çekilmiş, destek olduğu Poulsen yerine geçmişti.

Danimarka'da sağ bloktaki partilerden aşırı sağcı Danimarka Halk Partisi, eşcinsel evliliklerine ve eşcinsellerin evlatlık alabilmelerine karşı çıkarken, muhafazakarlar üyelerini ortak tavır almaya zorlamasa da genel olarak eşcinsellerin taleplerine karşı çıkıyor.

CNN TÜRK

Bursa Gökkuşağı Derneği Başkanı Brezilya'ya kaçtı

Fuhuş için çıkar amaçlı örgüt kurmak ve zorla fuhuş yaptırmak suçlamasıyla yargılandığı davada ceza alan Öykü Evren Özen,Rio de Janeiro'ya kaçtı.

BURSA'daki Gökkuşağı LGBTİ Derneği Başkanı olan transseksüel Öykü Evren Özen, sosyal medyadaki hesabından, çarptırıldığı hapis cezası nedeniyle hapse girmemek için yurt dışına kaçtığını açıkladı.

Fuhuş için çıkar amaçlı örgüt kurmak ve zorla fuhuş yaptırmak suçlamasıyla yargılandığı davada çarptırıldığı 35 yıl hapis cezasının Yargıtay tarafından onanması üzerine ortalıkta görünmeyen Öykü Evren Özen, sosyal medyadaki Rio de Janeiro'dan yer bildirimi yaptığı mesajında, özekle şöyle dedi:

"Seçim yapmam gerekiyordu. Ya bu ülkeden gidecektim ya da tutuklanıp hak arayacaktım. Ne yazı ki ülkemde artık adalet kalmadığı için tekrar dönmek üzere ülkemi terk ediyorum. Travesti ve transseksüelleri fuhşa iten de bu toplum ve bu devlet. Bu ülke insanlara hayatta durma şansı vermiyor. Adaletin olduğu bir Türkiye,insan haklarının ve ayrımcılığın olmadığı bir Türkiye diliyorum" dedi.

Bursa'da kurulan Gökkuşağı Derneği'nin Başkanı Öykü Evren Özen, yeşil kart ile gerçekleştiremediği cinsiyet değişikliğini, bankadan çektiği kredi ile gerçekleştirip pembe nüfus kağıdı aldı. 2007 yılında düğün yaparak sevgilisi Mehmet Özen ile evlendi. Kurduğu çete ile travesti ve transseksüellere zorla fuhuş yaptırdığı iddiasıyla gözaltına alınıp tutuklanan ve daha sonra tahliye edilen Öykü Evden Özen, 30 Mart seçimlerinde CHP Bursa merkez Osmangazi İlçesi Belediye Meclisi Üyeliğine aday oldu ancak seçilemedi.

Doğan Haber Ajansı

11 Ağustos 2014 Pazartesi

Eşcinsel Erkek ile Muhabbet

Toplumun farklı kesimlerine miktofon tutmak ve onların gündemini toplumla paylaşmak amacıyla yayın yapan Maksat Muhabbet'te bu ay bir eşcinsel erkek ile röportaj yapıldı.


En ilginç röportaj sitesi!" sloganıyla yayın hayatına başlayan Maksat Muhabbet'e bu ay bir eşcinsel ile röportaj yapıldı. Oldukça ilgi gören röportajda birbirinden ilginç cevaplar vardı.


Okurların oylamaları sonucu ateist ve seks işçilerinin röportajlarının ardından yapılan bu muhabbet de okurdan oldukça ilgi gördü.


İstanbul'da özel bir şirkette çalışan eşsincel bir erkekle yapılan röportajda ilişkilerden siyasete oldukça farklı konularda sorular soruldu, cevaplar alındı.


İşte o röportaj...


Eşcinsel olduğunu ne zaman fark ettin? Bu süreç nasıl gelişti?


Çoğu eşcinselin bu tarz bir “kendini keşfetme” süreci oluyor ancak ben böyle bir süreç yaşamadım açıkçası. Çocukken arkadaşlarımla oynadığımız oyunlarda dahi ben hep hemcinslerime yöneliyordum. Bu yüzden kendimi keşfetme anlamında bir evrilme sürecinden çok hep var olan bir durumdu bu benim için.


Ailen bu durumu fark etti mi? Ya da sen eşcinsel olduğunu onlara söyledin mi?


Bir kız kardeşim var ve ailemde sadece o her şeyin farkında. Ben dindar ve gelenekçi bir çevrede yetiştim. Nispeten kız kardeşim daha açık fikirli ancak o da bu konularda susmayı tercih ediyor.


İlk ilişkin kaç yaşında başladı? Neler yaşadınız?


Ciddi ve bilinçli bir şekilde yaşadığım ilk eşcinsel ilişki 17 yaşındayken benden yaşça epey büyük ve evli biriyle olmuştu. O kişinin hayat hikayesi ve benim onun hayat hikayesi içinde yer alışım Duygu Asena’nın Paramparça kitabındaki hikayeye çok benziyor. Şimdi düşününce çok klişe gelse de o zaman öyle düşünmüyordum.


Henüz 17 yaşındayken senden yaşca büyük birisiyle birlikte olmak seni korkutmadı mı?


Kendisi komşumuz olduğundan ve ailecek tanışıyor olduğumuzdan dolayı, hayır korkutmadı. Tabii hiçbir zaman bu durumu ne onun ailesi ne de benim ailem bildi.


Hala görüşüyor musun onunla?


Hayır, seneler önce çıktık birbirimizin hayatından.


Eşcinseller için geliştirilen Grindr ya da Hornet gibi akıllı telefon uygulamaları var. Zaten ben de sana böyle ulaşabildim. Okuyucularımıza biraz bu programlardan bahseder misin?


GPS üzerinden mobil cihazlarda bu programlara üye olan kişileri mesafe açısından yakınlık derecelerine göre gösteren arkadaşlık/partner uygulamaları olarak tanımlanabilirler. Daha önceleri gayler tanışma amaçlı eşcinsellere özel internet sitelerini kullansalar da artık trend bu uygulamalar üzerinden ilerliyor.


Tanımadığın insanlarla buluşmak, birlikte olmak riskli değil mi?


Bu sorunun aslında basit çözümleri var. Karşı taraftan emin olunmadığı sürece o kişinin davet edeceği özel alanlara gitmemek, başlarda olabildiğince “public” mekanlarda buluşmak gibi… Gerçi çoğu zaman bu dediklerim gerçekleşmiyor. Amacım hiçbir zaman direkt biriyle buluşup, o kişiyi çok da iyi tanımadan seks yapmak olmadığı için biri ya da birileriyle buluşmak konusunda da çok korkum olmuyor açıkçası.


İstanbul’da nerelerde takılıyorsunuz? Eşcinsellerin takıldığı mekânlardan bahsedebilir misin?


Özellikle eşcinseller için Taksim’de birçok bar, cafe var. Birkaç kez o mekanlara gitmiş olmama rağmen oralarda vakit geçirdiğimi söyleyemem. İşin “zevkler ve renkler” kısmı dışında gaylere ve lezbiyenlere özel alanlar tahsis ederek onlara sadece oralarda nefes alma imkanı sunulmasını yanlış bulduğum için ideolojik bir yanı da var bu tercihimin.


İstanbul’da kamusal bir alanda erkek arkadaşınla rahat hareket edebiliyor musun? Türkiye eşcinseller için ne kadar yaşanılabilir bir ülke?


Kağıt üzerinde eşcinsellik için düzenlenmiş özel bir ceza söz konusu değil fakat diğer yandan eşcinseller için birliktelik, istihdam, sosyal hayat içerisinde rahatça yer alabilme gibi konularda onların hayatlarını düzenleyen bir yasa sisteminden bahsetmek de şimdilik imkansız.


Toplumun geneli açısından bakıldığında ise tablo “Ne yaşarlarsa yaşasınlar ama dört duvar arasında yaşasınlar.” düzeyinde maalesef. Bu anlamda yaşanılabilirliği oldukça tartışmalı.


Bu yıl Onur Yürüyüşü’ne katıldın mı?


Son dört yıldır sürekli katılıyorum ve sosyal medya üzerinden de olabildiğince LGBTİ bireylerin görünürlüğünü arttırabilmek için çaba sarf ediyorum.


Medyadan izleyebildiğim kadarıyla Onur Yürüyüşü bu yıl oldukça kalabalık ve renkli idi. Neler yaptınız orada?


Eşcinsellerin ve transların başına, Türkiye için bahsedecek olursak, sürekli talihsiz olaylar gelse de Onur Yürüyüşleri büyük bir coşkuyla ve kutlama havasında geçiyor hep. Bunun tabii diğer ülkelerdeki Onur Yürüyüşleri’nin gerçekleştirilme biçimiyle de alakası var. Paralel bir durum.


[Okur sorusu:] Biseksüeller ile alıp veremediğiniz nedir? Neden homoseksüeller biseksüelleri sevmiyor?


Nasıl “Biseksüelleri sevmiyorum” demek tamamen genelleme, önyargı üzerine kurulu yanlış bir tabir ise aynı şekilde “Eşcinseller de biseksüelleri sevmiyor” demek de yanlış bir tabir. Bir eşcinsel olarak biseksüelleri herhangi bir kalıba sığdırmıyorum. Ancak genel olarak anladığım kadarıyla her iki cinsiyete yönelim olması amiyane tabiriyle “karaktersizlik, kararsızlık” olarak adlandırılabiliyor. Bence çok gülünç ve saçma.


İş hayatında eşcinsel olmak nasıl? Bunun kariyerine olumlu veya olumsuz yanları olduğunu düşünüyor musun?


Çalışılan yerle çok alakalı. Eğer kurumsal bir şirkette çalışılıyorsa genellikle bu konu hakkında yaratılan sorunlar “mobbing ve taciz” başlığı altında değerlendirildiğinden büyük bir problem yaşanmıyor. İş hayatında kimden hoşlandığından çok çalışılıp, çalışılmadığına bakıldığından bu konuda negatif ya da pozitif bir ayrımcılıktan bahsedemem. Fakat tekrar belirtiyorum bu dediklerimi büyük ölçekli, kurumsal firmalar için söylüyorum. Yoksa küçük çaplı, daha çok “işletme” adı altında anılan yerlerde eşcinsellere bakış açısı epey vahşileşebiliyor.


Sen nasıl bir şirkette çalışıyorsun?


Kurumsal bir şirkette çalışıyorum.


Askerlik yapmayı düşünüyor musun? Bir eşcinsel için askerlik ne anlam ifade ediyor?


Askerlik yapmamak ya da askerlikten korkmak ve ya nefret etmek gibi düşüncelere/hislere sahip değilim. Eşcinselliği her ne kadar Türk Silahlı Kuvvetleri “hastalık” olarak nitenlendiriyor olsa dahi isteyen eşcinsellerin de askerlik yapabilmesi gerektiğini düşünüyorum. Tabii diğer yandan eşcinsellikle alakalı ya da alakasız vicdani ret hakkının da bir an önce tanınması gerektiğini düşünüyorum.


Cumhurbaşkanlığı seçimlerine az bir süre kaldı. Bir eşcinsel olarak hangi adayı kendine daha yakın buluyorsun?


Selahattin Demirtaş.


Yiğit Karaahmet “yakışıklı” olduğu için Demirtaş’a oy vereceğini söyledi. Oray Eğin de benzer şeyler yazdı. Sen de çekici bulduğun için mi oy vereceksin Demirtaş’a?


Hayır. Adaylar arasında bir tek Selahattin Demirtaş LGBTİ haklarını savunduğu için ona oy vereceğim.


http://maksatmuhabbet.org/2014/07/escinsel-erkek-ile-muhabbet/