29 Haziran 2014 Pazar

Apple Logosu ve Eşcinsel Bilim Adamı Alan Turing

İnsanlığın kıymetini bilmediği, acı çektirdiği ve öldürdüğü Turing’in eşcinselliğine bir gönderme midir bilinmez ama Apple’ın ilk logosunun neden gökkuşağı renginde olduğunun hala kesin ve net bir açıklaması yok.
Bir varmış bir yokmuş… Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde buhran dolu hayatına son vermek için içerisine siyanür enjekte ettiği elmayı yiyerek ölen bir dahi varmış...
Oysaki masallar iyi başlar ve iyi biterler, devler yenilir, prensesler güler. . .

Ne tuhaftır ki yetişkinler masallar anlatırlar ve çocukların bu anlatılanlara inandığını düşünürler. Oysa ki bu inanç bile masalsıdır aslında. . .

Masal gibi bir hayat, hayata son verince başlayan bir masal!
Rivayete göre, Apple’ın kurucularının şirketin logosu olarak ısırılmış bir elma seçmelerinin nedeni bu tuhaf bilgisayar dehasına olan hayranlıklarıymış!

İnsanlığın kıymetini bilmediği, acı çektirdiği ve öldürdüğü Turing’in eşcinselliğine bir gönderme midir bilinmez ama Apple’ın ilk logosunun neden gökkuşağı renginde olduğunun hala kesin ve net bir açıklaması yok.

Şimdi tüm bunların hacrinde homoseksüel bir pamuk prensesin yine elmayla son bulan ama öpücükle uyandırılamayan hikâyesini duymaya hazır mısınız?

Ya da Time dergisinin 1999’da ’20’nci yüzyılın en önemli 100 insanı’ listesine aldığı, her yıl adına (bilgisayarın Nobel’i sayılan) bir bilim ödülü verilen, bilgisayarın mucidi, yapay zekánın önemini ilk anlayan dáhî matematikçi Alan Turing’in duyulmayan, gizlenen, sansürlenen ilginç öyküsünü. . .

Hindistan’da görevli bir devlet memurunun ikinci çocuğu olarak dünyaya gelen Turing o kadar utangaç ve sıkılgandı ki, devlet okuluna uyum sağlayamadı. Belki de onun okuldan atılmasını, matematiğe olan olağanüstü kabiliyeti engelledi. 16 yaşında, Einstein’in izafiyet teorisinin en karmaşık kanunlarından birini, kimsenin yardımı olmadan ispat etmeyi başarmış, 1929’da platonik bir aşkla tutulduğu, fen dehası bir sınıf arkadaşı ölünce, teorik matematik ve hemcinsleri Alan’ın en büyük tutkusu haline gelmişti.

Princeton’da okuyan Turing, bilimsel araştırmaları ve yayınlarıyla kısa sürede ve çok genç yaşta uluslararası bir şöhret kazandı. Ancak dengesiz karakteri ve tutarsız davranışları
Turing’in hayatını zorlaştırmaya devam etti. Bazı matematik problemlerinin çözümsüz olduğunu ispatlayarak, dönemin en önemli bilimsel tartışmalarından birine son veren Turing, yayımladığı tarihî bir bilimsel makalede teorik ve matematiksel temellere dayalı bir ’sanal makine’den söz ediyor ve ’her türlü matematiksel hesabın bu sanal makineyle yapılabileceğini’ öne sürüyordu. 1950’deki ikinci bir makalede ise hesaplama mekanizması ve (yapay) zeka ile ilgili tartışmalara cevap veriyordu.

Bilim tarihine ’Turing Makinesi’ olarak geçen ’sanal makine’ bilgisayar ilminde çok önemli bir gelişme kabul edilir ve Bilgisayarın atası olarak bilinir. İkinci Dünya Savaşı, Turing için bir dönüm noktası olarak gösterilir. Deliliği dahiliği kadar çok konuşulan Turing İngiliz istihbaratının Oxford ile Cambridge arasındaki Bletchley Park’taki ’şifre merkezi’nde görev aldı. 1939’da, Almanlar’ın efsanevi kripto sistemi Enigma’yı çözmek için varını yoğunu ortaya koydu. Bunun için, Turing’in bir ’şifre çözme makinesi’ geliştirmesi gerekiyordu. Her gün, Enigma’nın 159 milyar kere milyar olası anahtarı arasından hangisinin o günkü kriptoyu çözmeye yarayacağını bulacak bir ’mucizevî’ makine!

Turing, 1930’larda Polonya’da yapılan matematik araştırmalarının buluşlarından yararlandı. 1941’de ‹Turing Bombası’ denilen bir metre yüksekliğindeki ’dolapları’ geliştirdi. Bu makineler, Alman genelkurmayı ile Atlantik’teki denizaltılar arasındaki şifreli yazışmaları bir iki saat içinde çözmeyi başardı.

Turing, pazar günleri bisikletle kırlarda gezmeye çıkarken, saman nezlesinden korunmak için gaz maskesi takan, lafların yarısını yuttuğu için ne dediği iyi anlaşılmayan, pantolonunu tutmak için beline ip bağlayan bir adamın bilgisayarın ilk mucidi olarak görmeyi belki bizlerde yadırgardık. . .

Belki de bu sebepten ötürü savaş kazanılıp, günlük hayatın rutinine, idari aksaklıklara, sosyal hoşgörüsüzlüğe geri dönüldüğünde, Turing için zor günler yeniden başlayacaktı.
Enigma şifrelerini kıran ve neredeyse dünyanın en önemli sırlarını elinde bulunduran mezcupvari bir adam güvenilmezdi.

Bu sırrın korunması bahanesiyle, İngiliz gizli servisi Turing’in ’özel hayatını’ kurcalamaya başladı. Homoseksüel ve yarı meczup bir bilim insanı Soğuk Savaş yıllarında çok tehlikeli ve bir an evvel ortadan kaldırılası bir engeldi.

Alan Turing, 1952’de ’alenî ahláksızlık’ iddiasıyla yargılandı. Turing’e 2 yıl hapis, yahut ’kadın hormonuyla tedavi’ yani kimyasal kısırlaştırma cezası verildi.

Dáhî matematikçi ikinci şartı, yani hormon iğnelerini tercih etti. Önce iktidarını kaybetti, sonra göğüsleri büyüdü.Tedavinin birinci yılında, hamsin yortusunda, her gece yaptığı gibi bir elma yedi ve yatağına uzandı. Elmaya siyanür enjekte etmişti. Bir daha uyanmadı.

Efsaneye göre, Pamuk Prenses ve Yedi Yüceler, dáhî matematikçinin en sevdiği masallardan biriydi; Turing, arkadaşlarının önünde, masaldaki cadı-kadının sözlerini ve sesini taklit etmeyi çok severdi: ’Elmayı zehir dolu suya yatır ki uyutan ölüm içine sızsın!..

an Turing’i utançtan ölüme gönderen kanun, İngiliz yasalarından ancak 1967’de çıkarıldı.

“Olağanüstü katkısı olmasaydı, İkinci Dünya Savaşı’nın tarihi çok farklı yazılırdı, demek abartılı olmaz” diyordu Brown, “Bir birey olarak, katkısı savaşın gidişatını değiştiren bir kaç insandan biriydi.”


Bilim insanları bu büyük dâhinin değerini bildi ve onu asla unutmadı.

Hatta, bilgisayar dünyası doğumunun 100’üncü yıldönümü olan 2012’yi Alan Turing Yılı olarak kutlamaya hazırlanıyor.

12 Haziran 2014 Perşembe

Eşcinsel ilişkilerin genel olarak suç sayılması

Eşcinsellik: cezai boyutları

Dudgeon / Birleşik Krallık - 22 Ekim 1981

Kuzey İrlanda’da ilgili tarihte yürürlükte olan mevzuat gereğince erkekler arasındaki eşcinsel ilişkiler, ceza gerektiren suç teşkil etmekteydi. Eşcinsel olan başvuran, söz konusu kanunların
mevcudiyetinin kendisinde taciz ve şantaj korkusu da dâhil olmak üzere korku, acı ve psikolojik sıkıntı duygularına yol açtığından şikâyetçi olmuştur. Başvuran ayrıca bazı eşcinsel faaliyetleri ile ilgili olarak hakkında soruşturma açıldığından şikâyet etmiştir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 8. maddesinin (özel hayata saygı hakkı) ihlal edildiğine karar vermiştir. Kapsamı ve mutlak niteliği nedeniyle, başvurana uygulanan kısıtlamanın muhtemel cezalardan farklı olarak, güdülen amaçlarla, diğer deyişle “başkalarının hak ve özgürlüklerinin” ve “ahlaklarının korunması” amaçlarıyla orantısız olduğunu kaydetmiştir.

Norris / İrlanda - 26 Ekim 1988

İrlanda’da ilgili tarihte yürürlükte olan mevzuat gereğince erkekler arasındaki eşcinsel ilişkiler ceza gerektiren suç teşkil etmekteydi. Eşcinsel olan başvuran, cinsel ilişkileri de dâhil olmak üzere, özel hayatına saygı hakkına aşırı bir müdahale teşkil ettiğini düşündüğü bu mevzuattan dolayı şikâyetçi olmuştur. Mahkeme, Sözleşme’nin 8. maddesinin (özel hayata saygı hakkı) ihlal edildiğine karar vermiştir. İrlanda’da eşcinsel fiillerin ceza gerektiren suç sayılması için “acil bir toplumsal ihtiyaç” olduğunun öne sürülemeyeceğini tespit etmiştir. Toplumda eşcinselliği ahlaksızlık
olarak gören kişilerin bu tür fiiller karşısında şok olabilmeleri, rencide olabilmeleri veya rahatsız olabilmelerine rağmen, bu durum bu fiilleri kendi rızasıyla işleyen yetişkinlere cezai yaptırım uygulanmasını mazur gösteremez.

Modinos / Kıbrıs - 22 Nisan 1993

Başvuran, erkek bir yetişkinle ilişkisi olan bir eşcinsel olup “Kıbrıs’taki Eşcinseller için Özgürlük Hareketi”nin başkanıdır. Başvuran bazı eşcinsel fiillerin suç sayıldığı yasal hükümler nedeniyle büyük bir gerilim, kaygı ve yargılanma korkusu yaşadığını ifade etmiştir. Mahkeme, Sözleşme’nin 8. maddesinin (özel hayata saygı hakkı) ihlal edildiğine karar vermiştir. Ayrıca bu mevzuatın varlığının, başvuranın özel hayatını sürekli ve doğrudan etkilediğini kaydetmiştir.

A.D.T. / Birleşik Krallık (başvuru no. 35765/97) - 31 Temmuz 2000

Başvuran, mahremiyet çerçevesinde ve kendi evinde, birden fazla erkek yetişkinle rızaları dâhilinde cinsel ilişkiye girmekten dolayı yargılanmasının ve mahkûm edilmesinin, özel hayatına müdahale teşkil ettiğini iddia etmiştir. Mahkeme, Sözleşme’nin 8. maddesinin (özel hayata saygı hakkı) ihlal edildiğine karar vermiştir. Mahkeme’ye göre söz konusu fiiller nitelik olarak mahrem olmakla beraber davalı Devletin takdir hakkı kısıtlıdır. Söz konusu mevzuata veya bu mevzuatın başvuran hakkında açılan davada uygulanmasını haklı gerekçelere dayandıracak “acil bir toplumsal ihtiyaç” bulunmamaktadır.

H. Ç. / Türkiye (no. 6428/12) - 3 Haziran 2014 (kayıttan düşme kararı)

Başvuran eşcinsel bir birey olup, şikâyetleri, “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ndeki” yetişkin erkek bireyler arasında kendi rızalarıyla gerçekleşen eşcinsel ilişkileri suç sayan bazı kanunların varlığı ile ilgilidir. Başvuran 2014 yılının Nisan ayında Mahkeme’yi, KKTC’deki Ceza Kanunu’nun eşcinselliği suç sayan ilgili hükümlerinin değiştirilmesi nedeniyle başvurusunu geri çekmek istediği
hususunda bilgilendirmiştir. Mahkeme bu koşullarda, başvuranın başvurusunu takip etme konusunda istekli olmadığının değerlendirilebileceği kanısına varmıştır. Ayrıca Mahkeme,
Sözleşme kapsamında yer alan insan haklarına saygı ilkesi bağlamında davanın incelenmesinin devam edilmesini gerektiren özel bir durum tespit edememiştir. Bu nedenle
Mahkeme davayı kayıttan düşürmeye karar vermiştir. Bir yetişkinle ergen arasındaki eşcinsel ilişkilerin suç sayılması

L. ve V. / Avusturya Davası (no. 39392/98 ve 39829/98) ve S.L. / Avusturya Davası (no. 45330/99) - 9 Ocak 2003

Başvuranlar, yaşları 14 ila 18 arasında değişen genç erkeklerle eşcinsel ilişkiye girmekten dolayı mahkum edilmişlerdir. Avusturya kanunlarına göre, yetişkin erkeklerin 14-18 yaş grubundaki erkeklerle eşcinsel fiilleri cezai suç kabul edilirken aynı yaş grubundaki kızlarla ilişkileri suç sayılmamaktadır. Mahkeme, 8. maddeyle (özel ve aile hayatına saygı hakkı) bağlantılı olarak 14. maddenin (ayrımcılık yasağı) ihlal edildiğine karar vermiştir. Şikâyet konusu muamele farklılığının haklı gerekçelere dayandırılmayacağını tespit etmiştir.

Ayrıca bk. Woditschka ve Wilfing / Avusturya, 21 Ekim 2004 tarihli karar; Ladner / Avusturya, 3 Şubat 2005 tarihli karar; Wolfmeyer / Avusturya, 26 Mayıs 2005 tarihli karar; H.G. ve G.B. / Avusturya (no. 11084/02 ve 15306/02), 2 Haziran 2005 tarihli karar; R. H. / Avusturya (no. 7336/03), 19 Ocak 2006 tarihli karar; E.B. ve Diğerleri / Avusturya (no. 31913/07, 38357/07, 48098/07, 48777/07 ve 48779/07), 7 Kasım 2013 tarihli karar.

B.B. / Birleşik Krallık (no. 53760/00) - 10 Şubat 2004

Başvuran 16 yaşında bir ergenle cinsel ilişki yaşadığı gerekçesiyle yargılanmıştır. İlgili tarihte yürürlükte olan mevzuata göre (1998-1999) on sekiz yaşın altındaki erkeklerle eşcinsel ilişki yaşamak cezai bir suç teşkil etmekte iken, heteroseksüel ilişki için rıza yaşı 16’dır. Mahkeme, 8. maddeyle (özel ve aile hayatına saygı hakkı) bağlantılı olarak 14. maddenin (ayrımcılık yasağı) ihlal edildiğine karar vermiştir.

Ayrıca bk:

- Sutherland / Birleşik Krallık, 27 Mart 2001 tarihli karar: Yeni kanunla, heteroseksüel ve eşcinsel ilişki için rıza yaşının eşitlenmesiyle birlikte bu dava Sözleşme’nin 37. maddesi
uyarınca kayıttan düşürülmüştür.
- Connell ve Diğerleri / Birleşik Krallık, 8 Ocak 2002 tarihli karar: Hükümet ve başvuranlar arasında çözüme ulaşılması sonucunda bu dava Sözleşme’nin 37. maddesi uyarınca kayıttan düşürülmüştür.

Santos Couto / Portekiz - 21 Eylül 2010

Başvuran ergenlerle yaşadığı eşcinsel ilişkiden dolayı mahkum edilmesinin, cinsel yönelimi temelinde gerçekleştirilmesi nedeniyle ayrımcı bir nitelik taşıdığını ileri sürmüştür. Mahkeme 8. maddeyle (özel ve aile hayatına saygı hakkı) bağlantılı olarak 14. maddenin (ayrımcılık yasağı) ihlal edilmediğine karar vermiştir. Benzer durumda olan diğer kişilerle karşılaştırıldığında başvurana yönelik olarak gerçekleştirilen muamelede herhangi bir farklılık olmaması nedeniyle, ayrımcı bir muamele söz konusu değildir.

[spacer]

T.C. Adalet Bakanlığı, 2015. Bu gayri resmi çeviri, Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü İnsan Hakları Daire Başkanlığı tarafından yapılmış olup, Mahkeme'yi bağlamamaktadır.

İşbu Tematik Bilgi Notu, Mahkeme açısından bağlayıcı değildir ve tüm ayrıntıları içermemektedir. Haziran 2014