18 Ekim 2000 Çarşamba

Kadınlar & Eşcinseller

Kadınlar yaşamın her alanında heteroseksist erkek egemen kapitalist devletin saldırılarıyla karşılaşmaktadır. Sistemde çok yoğun olarak cinsiyetçilik ve cins ayrımcılığına karşı mücadele her zaman önümüzde duran güçlü bir görevlerden biri olmak zorundadır.

Aslında mücadeleyi anlatırken "devletin zorun örgütlenmesi" olduğunu devletin analizini yaptığımızda her durumu, hareketi bununla ilişkilendirdiğimizde mücadelenin önündeki sorunları yürürken görmek, tartışmak, tartışırken ikna etmek ileri taşımak gerekir.

Neden mücadelenin perspektifi konusunda bir yazıya ihtiyaç duydum öncelikle bunu anlatmak istiyorum. Devlet solu ve işçi hareketini 28 Şubat darbesiyle kendi arasında (laik, anti-laik, KHK'yle Türk - Kürt işçi diyerek) bölmeye çalışmaktadır. 7 Ekim Pazar günü Ankara DSİP büromuzda cinsiyetçilik toplantısı yapıldı. Ben bir eşcinsel olarak, erkeklerin kadınların ezilmesinden çıkarı olmadığını, gerçek marksistlerin Lenin'in, Troçki'nin, Gramşi'nin anlattığı gibi tarihte de bugün de sınıfsal mücadeleyle bu sorunun aşılmasının mümkün olduğunu anlattım. 8 Ekim Pazar günü 2000 Kadın Yürüyüşü'ne katıldığımda önceki gün anlattığım sorunlarla pratikte karşılaşmak sosyalistler açısından üzücü bir deneyim oldu. Benim eşcinsel olarak yürüyüş boyunca bir çok kadının tepkisiyle karşılaşmam, ezilenlerin kendi içindeki ilişkileri ve bölünmüşlüklerini gördüm.

Sokakta, boyalı ve görsel basında, ve stalinist yapılarda eşcinsellere yönelik politikaya karşı kadınların ve eşcinsellerin birlikte mücadele etmesinin toplumdaki cinsiyetçiliği aşma yolunda önemli bir etkisi vardır.

Cinsiyetçiliğe, cins ayrımcılığına karşı olan bu bilinci işçi sınıfı mücadelesine bağlayarak, faşizme, savaşa, ırkçılığa, cinsiyetçiliğe, açlığa, yoksulluğa, kadın sömürüsüne, küresel sermaye saldırılarına, devletin böl-yönet politikalarına karşı bugünden birleşik işçi mücadelesini örmek zorunluluktur. Önümüzde duran mücadeleyi iyi görmek ve ciddiyettini kavramak gerekir.

Mehmet Kaplan

18 Mart 2000 Cumartesi

Kalıp yargılar ve eşcinseller

Türkiye'de medyatik olarak tanımlanan bazı kişilerin cinsel tercihleri ile cinsel tercihlerinden ötürü medyatik olan bazı kişiler son yıllarda her türlü televizyon programının konusu olmaya başladı. Özellikle eşcinselleri konu alan bu tür programlar reyting toplasa bile Türkiye' de eşcinselliğe karşı olumsuz tutumların varlığı tartışılmaz bir gerçek. Yıllardır bu olumsuz tutumlar yüzünden eşcinsellik kötü bir şey olarak algılandı. Bu nedenle de; yaşamın her alanında gizlendi, saklandı; zaten kimse onu görmek de istemiyordu. Yaratılan eşcinsel imajı bu sayede kalıp yargılara dönüştü ve insanların eşcinsellere belirli özellikler yüklemesine ve karşılarına çıkan kişileri kalıp yargılara göre değerlendirmelerine yol açtı.

Eşcinseller için geliştirilen kalıp yargılar, kültürden kültüre değiştiği için heteroseksüel Türk üniversite öğrencilerinin erkek eşcinseller hakkında geliştirdiği kalıp yargıları belirlemek amacıyla Orta Doğu Teknik Üniversitesi Psikoloji bölümü öğretim üyelerinden Y. Doç. Dr. Nuray Sakallı birkaç aşamadan oluşan bir araştırma yaptı. Araştırmanın ilk aşamasında 62 heteroseksüel öğrenciye istedikleri şekilde yanıtlayabilecekleri birkaç soru soruldu. Öğrencilerin verdiği cevaplardan bazıları şöyleydi:

"Eşcinsel kimdir?"

"Hemcinsine duygusal veya fiziksel yakınlık duyan kişi", "Duygularını bastıramayan, Allah'ın öyle yarattığı insanlar", "Bir takım tecrübeler ve deneyimler doğrultusunda kendi cinsinden bir insanla beraberlikten zevk alan insan", "Kadın ruhuyla doğan erkek", "Genetik veya psikolojik sebeplerden dolayı kendi cinsine karşı cinsel ilgi duyan insan", "Eşcinsel, genetik yani tıbbi olarak bir hatadan dolayı cinsini tam anlamı ile bulamamış kişidir; daha çok erkeklerde var olduğu zannedilen ama kadınlarda da görülen bir hastalıktır", "Eşcinsel, genelde hormonal bozukluk ya da çevresel koşulların etkisiyle kendi cinsine cinsel ilgi duyan kişidir", "Eşcinsellik kendi cinsinden insanlarla cinsel ilişki kuran ya da kurma hayalleri ve eğilimleri olan -büyük çoğunluğunu sorunlu insanların oluşturduğu- bir davranış biçimidir".

"Eşcinselliği yansıtan davranışlar nelerdir?" ve "Eşcinsel deyince nasıl biri aklınıza gelir?"

"Marjinal renkler veya kadınsı hatları ısrarla vurgulama çabası", "Televizyonda çıkan, şarkıcı olarak geçinen tipler; karşı cins gibi giyinip, konuşan; toplumda onlara karşı olan tutumdan dolayı kendini kabul ettirme çabası içinde kendince sempatik olan", "Sesini incelterek konuşan; kıvırtarak yürüyen ve süslenen erkekler", "Eşcinsel deyince aklıma geceleri Cinnah'da gezen kalın sesli sarı saçlı bayanlar geliyor", "Estetikten uzak, doğaya uyumsuz, topluma uyumsuz, kıvırtarak yürüyen, canımcicimli konuşan çirkin bir erkek suratı aklıma geliyor", "Aşırı yapmacık, kadınsı davranışlarda bulunan kişi", "Normal bir insan ama cinsel seçimi kendi cinsine yönelmiş", "Sapık hareketler yapan, her an her kötülüğü yapabilecek kişiler", "Sorunlu, dışlanmış; aslında çok mutsuz ve hayatı çok anlamsız olan kişi", "Görünüş bakımından kendi cinsinin ciddiyetini yerine getirmeyen kişiler", "Kendi cinsinden birisine sarkan, fazla yakın davranan, çok fazla el hareketi yapan kişi", "Karşı cinsle rahat ilişki kuramayan ve onlarla ilişkileri kötü olan", "Seks hayatı ile günlük hayatı birbirine karışmış insan", "Herhangi bir insan nasılsa, eşcinseller de aynıdır", "Etrafta daha rahat, hatta bazen saygı sınırları dışında davranan", "Erkekler için kadın duygusallığı taşıyan, kadınlar için ilişkisinde dominant tavırlar sergileyen insanlar diyebilirim; yine de eşcinselliğin insanın iç dünyasında gizli olduğunu, kolay kolay anlaşılamayacağını düşünüyorum", "Erkeklerin kadınsı, kadınlarında erkeksi davranması durumu; ama bazen görünüşüne bakarak bunu çıkarmak zor; çünkü gayet erkeksi görünen birisi kendi cinsine ilgi duyabiliyor; ayrıca özellikle bayanlarda bunu algılamak çok zor çünkü bizim toplumumuzda bayanların erkek gibi davranmaları (erkek Fatma) kabul gördüğü için her erkeksi davranan bayana lezbiyen demek güç".

"Eşcinselleri ifade etmek için kullanılan terimler nelerdir?" ve "Bu terimlerin neden eşcinselleri ifade etmek için kullanıldığını açıklayınız."

"Top: yuvarlak objeler eşcinsellikle bağdaştırılır, çıkıntısı olmayan yani penisini kestirmiş olan, yuvarlak hatları ifade eder, hareketlerdeki değişmeyi yani dönmeyi ifade eder", "Yuvarlak: yapılan hareketlerdeki dönmeyi ifade eder", "Yumuşak: erkek gibi davranmayan kadın gibi davranan, tavır olarak nazik olan", "Dönme: fikirlerindeki değişiklikten dolayı", "O biçim: eşcinseller farklı bir biçimdir".

Sonuçlar gösteriyordu ki; araştırmaya katılan öğrenciler soruları genel olarak erkek eşcinselleri düşünerek yanıtlamıştır. Bu yüzden araştırmanın ikinci aşaması sadece erkek eşcinsellere yüklenen kalıp yargılar üzerine yapıldı. Öğrencilerin açık uçlu sorulara verdiği bu ve benzeri yanıtların tamamı tekrar edilme oranları göz önünde bulundurularak araştırmanın ikinci aşamasında kullanılmak üzere maddeler haline getirildi. Ayrıca bu listeye heteroseksüel Türk erkeğini tanımlayan sıfatlar da eklendi. Böylece eşcinselleri tanımlayan-tanımlamayan ve eşcinseller hakkında olumlu-olumsuz toplam 100 maddeden oluşan bir ölçek; 183 heteroseksüel üniversite öğrencisine verilerek bu sıfatların erkek eşcinselleri ne kadar yansıttığı soruldu. Erkek eşcinsellere yüklenen kalıp yargılardan bazıları şunlardı:
Kendi cinsinden farklı davranan
Hemcinsine kur yapan
Toplumda dışlanan
Kadınsı giyinen
Kadınsı konuşan
Kadınsı davranışlarda bulunan
"Ayol, canımcicim"li konuşan
Yumuşak davranışlı
Pırıltılı giysiler giyen
Sesini incelterek konuşan

Hiçbir şekilde erkek eşcinselleri tanımlamayacak sıfatlardan bazıları şöyle ön plana çıktı:
Maço
Geleneksel
Sert görünüşlü
Delikanlı
Bıyıklı
Kaba
Erkeksi
Ağırbaşlı
"Ulan"lı konuşan
Küfür eden
Eşcinsel tanıdığı olan öğrenciler listede bulunan olumsuz sıfatlardan hiçbirinin erkek eşcinselleri yansıttığını belirtmemişler. (Sakallı, Pictures of Male Homosexuals in the Head of Turkish College Students.) Yapılan araştırmanın sonuçları gözönünde bulundurularak medyanın yarattığı eşcinsel imajını incelemek amacıyla başka bir çalışma çerçevesinde 14 heteroseksüel üniversite öğrencisine televizyondaki haberlerde, filmlerde, yerli ve yabancı dizilerde, yarışma ve magazin programlarında izledikleri eşcinsellerin özellikleri soruldu. Araştırmaya katılan öğrenciler; haberlerde izledikleri eşcinsellerin genellikle fahişelik yapan travestiler olduğunu ve onlar hakkında olumsuz haber yapıldığını; filmlerde ve dizilerde izledikleri eşcinsellerin; genellikle kadınsı davranışlar gösteren duygusal erkekler olduğunu; yarışma ve magazin programlarında izledikleri eşcinsellerin genel olarak makyaj yapan, aşırı kıyafetler giyen, aşırı davranışlarda bulunan erkek şarkıcılar olduğunu belirttiler. (Ulu ve Uğurlu, Homosexuality and Media Representations.)

Her iki araştırmanın sonuçları da gösteriyor ki; eşcinseller için kişilerin kafalarında belirgin bir tanım oluşmuş durumda. Oluşan bu tanımda medyanın eşcinseller için yarattığı imajın etkisi açıkça görülüyor. Kesin sınırları olmayan bu imajın çizdiği eşcinsel görüntüsü kadın gibi olmaya çalışan erkekler ve bunu en uç noktasına götürmeye çalışan karakterlerden oluşuyor. Genellikle de medyanın eşcinselliği kullanma amacı, güldürmek. Medya eşcinsellere karşı olumsuz tutumu komiklik üzerinden yürüterek; kadına benzemeye ve kadın olmaya çalışan erkeklerin durumunu önce garip, sonra kötü, en sonunda da komik olarak algılıyor ve öyle sunuyor.

Bu durum sadece komik olmakla kalmaz, aynı zaman da kötüdür. Örneğin, ruhlar aleminin tatlı cadısı Ruhsar, kocası Mazhar'a kızdığı zaman onu medyanın yarattığı imaja tamıtamına uyan bir eşcinsele dönüştürür. Böylece Mazhar komik ve kötü olmakla cezalandırılmış olur. Çoğu zaman kadın kuaförünü canlandırmanın yolu da mevcut eşcinsel rolünü oynamaktan geçer. Yılan Hikâyesi dizisindeki hayvan kuaförü hiçbir değişikliğe uğramadan aynı eşcinsel imajını canlandırmaya devam ederken; bir yandan da polise ispiyonculuk yapar. Delikanlı Yılmaz Erdoğan ise gerçek hayatta ezilen, hor görülen, ayrımcılığa maruz kalan insanların yanındayım imajına sarılırken; Otogargara oyununda eşcinselleri seyircisini güldürmek için rahatça malzeme olarak kullanır. Tüm bu anlatılanlara ek olarak Mehmet Ali Erbil destekli şov dünyasının eşcinsel taklitleri ise medyanın yarattığı imajı destekliyor. Önce yakın arkadaşım dediği kişileri taklit ederken, onların cinsel tercihlerine atıfta bulunan Erbil; ardından onları ne kadar sevdiğini söyler ve en sonunda Televole kameralarına ciddi bir tavır içinde tüm bu söylenenlerin "şaka" olduğunu vurgulamayı ihmal etmez.

Medya kalıp yargıları beslerken, kalıp yargılar da medyayı yönlendirir ve gerçek hayata yansıyan her tür ayırımcı davranışın sorumluları, bir kanaldan öbürüne, bir programdan diğerine koşar durur. Elinde uzaktan kumanda aletiyle, ekran karşısında oturanlar da bilmeden kurban olur ve her düğmeye basışta, bindikleri dalı keserler.

Ozanser Uğurlu
Radikal, 19 Mart 2000

16 Mart 2000 Perşembe

Attila İlhan'dan şok iddia: Türkiye'nin 5'te biri eşcinsel

Türk edebiyatının ünlü kalemi Attila İlhan'ın, ülkemizde yaşayanların yüzde 20'sinin açık ya da gizli eşcinsel olduğu iddiası gündeme bomba gibi düştü.

İlhan, Aktüel Dergisi'ne verdiği röportajında ‘‘Türkiye'deki eşcinsellik’’ kavramına sermaye birikimi açısından bakıyor. İlhan'a göre bazı sektörlerde gereğinden çok fazla para kazanan bir zümrede bu tür eğilimler ağır basıyor. Bu sektörlerde eşcinsellerin yoğun olarak çalıştığını belirten İlhan, ‘‘Meslek olarak suçlamak istemem ama bunların arasında reklam işini sayabilirim. Çok para kazanıyor sefahata düşüyorlar. Teşhircilik başlıyor. Biz de böylece eşcinsel olduklarını öğreniyoruz’’ diyor.

Cihangir Gerçeği

Türkiye'de eşcinselliğin Batı'dan farklı olduğunu söyleyen İlhan, Türkiye'de yükselen değer haline gelen eşcinsel kültürünü şöyle açıklıyor: ‘‘Türkiye'de önce bazı erkek çocukları kadın kılığında sokaklarda dolaşmaya başladı. Asıl mesele bunlara gelen müşterilerdi. Bunlar bayağı para kazandı. Kırsaldan gelmiş zavallı çocuklar bu vasıtayla sınıf atladı. Para kazandılar daire sahibi oldular. Cihangir'e yerleştiler. Şimdi bunların ikinci kuşağı Tünel-Levent-Beşiktaş üçgeninde yaşıyor, para kazanıp rahat bir hayat sürüyor. Küçük burjuvazinin alt katmanlarından yavaş yavaş orta katmanlara çıktılar. Sosyetenin yarısından çoğu da zaten lumpen olduğundan aralarında büyük bir fark da yok zaten zevk olarak. Bu yüzden mükemmelen eklemlendiler.

Burjuvada Rağbette

Biz Doğuluyuz. Doğu'da olaya başka türlü bakılır. Batı'da eşcinsel kadın ya da erkek toplumun dışındadır. Bizde içindedir. Biz İran'la Yunanistan arasında bir ülkeyiz. İkisi de eşcinselliğin başkentleridir. Bizde kendi hemcinsiyle ilişki kuran kişi dışlanmaz. Hele erkeklerde bu sadece pasifler için sorundur. Biz zaten kabul ettiğimizi bir modernlik göstergesi olduğu için yeniden kabullenmiş olduk.

Bir modernlik göstergesi olduğu için. Ama biz biliyoruz ki; Osmanlı'da da Cumhuriyet’in ilk yıllarında da bazı yöneticiler ve eşleri bu işlere bulaşmıştır. Bu gibi meseleleri Batı daha çok sorun yapar, çünkü Katoliklik Müslümanlığa göre bu meselede daha hoşgörüsüz. Evet burjuva eşcinseller artık eşcinselliklerini ilan ediyor. Batı'da böyle olduğu için yapıyorlar bunu. Bunlar tamamen Batı eğitimi aldığı için Batı'da da böyle olduğu için böyle. Ama İstanbul sınırı dışına çıktığınız zaman iş değişebilir’’ ''Araştırmacılara göre farklı olanın her zaman istendiği, prim yaptığı sektörlerde eşcinseller çizgi dışı üretimleriyle kendilerine yer buluyorlar.

Önceden sanat, moda, eğlence dünyasında görülen eşcinsellik artık reklam, halkla ilişkiler, yayın hayatında ve büroları dolduran beyaz yakalılar arasında yaygınlaşıyor. Çünkü eşcinsellerin sıradışı yaşamlarının etkilediği fikir ve ürünler tam da bu sektörlerin aradığı çizgide yer alıyor.

Hangi sektörde eşcinsellik yaygın

Reklam
Moda
Sanat
Eğlence dünyası
Halkla İlişkiler
Yayıncılık

 

Hürriyet - 16/03/2000