28 Ekim 2019 Pazartesi

Selin Ciğerci ile Gökhan Çıra evlendi!

Sosyal medya fenomeni Selin Ciğerci ile sevgilisi Gökhan Çıra, dünya evine girdi. İstanbul'da lüks bir otelde düzenlenen düğüne çok sayıda davetli katıldı.

Selin Ciğerci ve Gökhan Çıra Swiss Bosphorus otelde dünyaevine girdi. Çiftin nikah şahitliğini Demet Akalın yaptı.

Futbolcu sevgilisi Gökhan Çıra ile iki yıldır birlikte olan Selin Ciğerci, 28 Ekim Pazartesi akşamı gerçekleşen düğünle evlendi. Selin Ciğerci düğünden kareleri Instagram hesabından paylaştı.

Ciğerci'nin nikah şahitliğini ise Demet Akalın yaptı. Selin Ciğerci görkemli gelinliğiyle de göz kamaştırdı. Davet öncesi basın mensuplarıyla konuşan ünlü fenomen, gelinliğinin ağırlığının 40 kilo olduğunu söyledi.

Ciğerci düğün öncesinde arkadaşlarıyla gelin odasında da bir eğlence düzenledi. Selin Ciğerci o anları 'Her şey rüya gibi' notuyla paylaştı.



Selin Ciğerci kimdir?

Ameliyat olarak cinsiyet değiştiren Selin Ciğerci, sosyal medyada ‘Bebek Okan' adıyla ünlenmişti. 3 yıl önce geçirdiği ameliyat ardından adını Selin Ciğerci olarak değiştirdi.

Bir dönem Wipeout isimli programda da yarışan Selin Ciğerci, Demet Akalın ve Fatih Ürek'in de yakın arkadaşıdır.

Zeytinburnu’da bir gecekonduda büyüdü ancak babasının işleri iyi gidince hayatı da değişti.

Selin Ciğerci, bir dönem Asuman Krause tarafından sunulan yarışma programı Wipeout’a katıldı.

Baba tarafı Konya, anne tarafı ise Kastamonulu olan Selin Ciğerci, 1984 yılın dünyaya geldi.  Selin Ciğerci 35 yaşındadır.

Babası ünlü bir hazır giyim firmasının sahibi.

Babanız yeni halinizi yadırgıyor mu? sorusuna Selin Ciğerci, şu şekilde yanıt vermişti...

Babama göre dünyanın en güzel kadınıyım şu an! Babam, annem ve erkek kardeşimle aram inanılmaz iyi. Annem evlenmemi istiyor, babam ise hiç istemiyor. Biri beni üzer diye çok korkuyor. “Otur oturduğun yerde diyor. çok iyi bilinen bir mağaza zincirinin sahiplerinin çocuğusunuz... Evet ama kim olduklarını söylemek istemiyorum. çünkü babamın ortakları da var. Hepsi biliyorlar ama bunun yazılmasını istemezler. Babam çok mütevazı biridir...

Bogota, ilk kadın ve lezbiyen belediye başkanını seçti

Latin Amerika ülkesi Kolombiya'da devlet başkanlığından sonra en önemli ikinci makam addedilen Bogota belediye başkanlığını, solcu Claudia Lopez kazandı.

Kolombiya başkentini ilk kez bir kadın ve lezbiyen yönetecek.

Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri (FARC) ile 52 yıllık çatışmaları sona erdiren barış anlaşmasının 2016 yılında imzalanması sonrası ilk bölgesel ve yerel seçimlere giden Kolombiya, 32 vali, 1000'den fazla belediye başkanı ve binlerce yerel meclis üyesini seçti.

Başkent Bogota, tercihini solcu Claudia Lopez'den yana kullanarak bir ilke imza attı.

Kendisini 'bozulmaz' (yolsuzluk yapmaz, rüşvet kabul etmez) diye niteleyen Lopez, güvenliği sağlamak için sokaklarda daha fazla polis görevlendirmeyi, çocukların çalıştırılması ve ergen hamilelikleriyle mücadele etmeyi, eğitim fırsatlarını yaşı 45'ten büyük olanlara da ulaştırmayı vaat etmişti.

Diğer bölgelerde genelde nüfuzlu ailelerin desteklediği ya da siyasi hanedanların mensubu olan adaylar kazandı.

36.6 milyon seçmenin yaklaşık yarısı sandığa gitti. Kampanya döneminde 7 adayın öldürülmesi, 10'dan fazla adayın saldırıya uğraması, 100'den fazla adayın tehdit edilmesine rağmen bunun son dönemdeki en barışçı bölgesel ve yerel seçim olduğu belirtildi.

27 Ekim 2019 Pazar

Biseksüel Olarak Açılan İlk Kongre Üyesi İstifa Etti

ABD’de Demokrat Parti’nin yükselen yıldızları arasında gösterilen ve biseksüel olduğunu açıklamış ilk Kongre üyesi olan Katie Hill, bir kadınla çekilmiş özel fotoğraflarının boşanma sürecinde sağcı basına sızdırılması sonrası istifa kararı aldı. Hill, hakkında etik soruşturması başlatılmasının ardından görevini sürdürmesinin doğru olmayacağını belirtti.

gazeteduvar.com'da yer alan habere göre, 32 yaşındaki Hill istifa mektubunda, bir ‘canavar’ olarak nitelediği eşinin ve bazı siyasetçilerin ‘siber suistimal’ üzerinden yürüyen bir karalama kampanyasına maruz kaldığını belirterek, “Kişisel anlarımda çekilmiş özel fotoğrafların bana karşı bir silaha dönüştürülmesi, özel hayatımın dehşet verici bir şekilde ihlal edilmesi anlamına geliyor” dedi. Hill, “Bugün, kırık bir kalple, Kongre’den istifamı açıklıyorum. Bu, şimdiye kadar yapmak zorunda olduğum en zor şeydi ancak seçmenlerim, topluluğum ve ülkemiz için en iyisi olduğuna inanıyorum” ifadelerini kullandı.

Hill hakkında Kongre’de başlatılan etik soruşturması, Demokrat siyasetçinin kampanya sürecinde kendisi için çalışan kişilerle ilişki yaşadığının ortaya çıkması sonucu başlatıldı. İronik bir biçimde, söz konusu soruşturmaların önünü açan şey, 2018’de kadın kadınların maruz bırakıldığı cinsel saldırıların ifşa edildiği #MeToo hareketi olmuştu. Zira #MeToo hareketinin ardından, Kongre üyeleriyle ve çalışanlarının ilişkileri yasaklanmıştı. Hill’in bir Kongre çalışanıyla ilişkisinin olduğu, bir kadınla çekilen özel fotoğraflarının önce aşırı sağcı Redstate’e, ardından da İngiliz bulvar gazetesi Daily Mail’e sızdırılması sonrası ortaya çıktı. Daily Mail’daki fotoğrafların ardından, Hill’in ‘Nazi ilhamlı bir dövmesi’nin bulunduğu da iddia edildi.

Hill, fotoğrafları ayrı yaşadığı eşinin boşanma davasını etkilemek için sızdırdığını ve ‘nefret dolu siyasi güdülere dayalı’ bir karalama kampanyasına maruz kaldığını söylüyor. Kadın siyasetçi dövmeyle ilgili iddiayı da reddederek Daily Mail’e dava açacağını açıkladı.

Destekçileri de Hill’in, Washington ve Kaliforniya dahil olmak üzere birçok eyalette suç olarak kabul edilen ‘intikam pornosu’nun hedefi olduğunu söylüyor. Amerikan basınında da, Hill’in aşırı sağın desteklediği bir intikam pornosu sürecinde mağdur edildiğini belirten çok sayıda makale yayınlandı. Hill de, çıplak fotoğrafların yayınlanmasına izin vermediği halde yasadışı olarak kullanıldığını, ‘şu anda hukuki süreçlerin devam ettiğini’ belirtiyor.

Katie Hill, hiçbir siyasi deneyimi olmamasına rağmen geçen yılki ara seçimlerde bir Cumhuriyetçi Parti üyesini devirerek Demokrat Parti’den Temsilciler Meclisi’ne seçilmişti. Bu tarihten önce, Los Angeles’ta kâr amacı gütmeyen, evsizlere yardım eden bir kuruluşta müdür olarak çalışıyordu.

İnterseks Ne Kadar Yaygındır?

Bu soruyu net bir şekilde yanıtlamak için, nelerin interseks olarak sayıldığı konusunda ve aynı zamanda nelerin sadece erkek ve sadece dişi olarak sayılması gerektiği konusunda ilk olarak herkesin hem fikir olmasını sağlamak zorundasınız. Bunu yapmak zor. İnterseks sayılması için penis ne kadar küçük olmalı? Eğer görünürde harici bir cinsel organ yoksa ‘‘cinsiyet kromozom’’ bozukluklarını interseks olarak sayar mısınız? [1] [Alice Dreger bu soruyu (Hermaphrodites and The Medical Invention of Sex) Çift Cinsiyetliler ve Cinsiyetin Tıbbi İcadı kitabında daha derinlemesine keşfediyor.]

İşte bildiklerimiz: Eğer tıp merkezlerinde uzmanlara ne sıklıkla bir çocuğun farkedilebilir bir şekilde, alışılmayan bir cinsel organla doğduğu için cinsiyet farklılığında bir uzmanın çağrıldığını sorarsanız, sayı yaklaşık 1500 doğumda 1, 2000 doğumda 1 şeklindedir. Ancak, daha güç algılanan cinsiyet anatomi çeşitliliği şekillerinde bazı insanlar hemen belli etmiyor.

Aşağıda Brown Üniversitesi araştırmacısı Anne Fausto-Sterling tarafından verilen istatistiklerin bir özetini paylaşıyoruz. Makalenin temeli 1955’ten 1998’e kadar cinsiyet çeşitliliğinin sıklığının tahmini sayılarını üretmeyi amaçlayan tıp literatürünün yoğun bir gözden geçirilişiydi. Bu durumların bazılarının, örneğin, doğuştan adrenal hiperplazi (böbrek üstü bezi hastalığı) gibi, sıklığının farklı nüfuslarda ayrım gösterdiğine dikkat edin. Bu istatistikler yaklaşık değerlerdedir.

  • 1666 doğumda XX ve XY kromozomu olmayan 1,

  • 1000 doğumda Klinefelter (XXY) kromozomu bulunduran 1,

  • 13 bin doğumda androjen duyarsızlığı sendromu olan 1,

  • 130 bin doğumda kısmi androjen duyarsızlığı sendromu olan 1,

  • 13 bin doğumda klasik doğuştan adrenal hiperplazisi olan 1,

  • 66 bireyde geç başlangıçlı adrenal hiperplazisi olan 1,

  • 6 bin doğumda vajinal ajenezisi (doğuştan olmayışı) 1,

  • 83 bin doğumda ovotestis (hem sperm hem yumurta meydana getiren hermafrodit üreme organı) olan 1,

  • 110 bin doğumda İdyopatik (görülür bir tıbbi sebebi olmayan) 1,

  • İyatrojenik (hamile anneye gebelik hormonu uygulaması gibi tıbbi tedaviden kaynaklanan) tahmini yok.

  • 5-alfa redüktaz eksikliği tahmini yok.

  • Karışık yumurtalık disjenezi (kusurlu gelişim) tahmini yok.

  • 150 bin doğumda tamamlanmış yumurtalık disjenezisi (kusurlu gelişimi) 1,

  • 2000 doğumda hipospadias (bacak arasında veya penis şaftında üretral açılım) 1,

  • 770 doğumda hipospadias (yapay penis başı ve ucu arasında üretral açılım) 1,

  • Bedenleri standart erkek ve dişilerden farklı olan insanların toplam sayısı 100 doğumda 1,

  • Cinsel organ görünümünü “normalleştirmek” için operasyon geçiren insanların toplam sayısı 1000 doğumda 1 ya da 2.


How common is intersex?
Kuzey Amerika Interseks Topluluğu (ISNA)
Çeviri: Tuğçe Demir

25 Ekim 2019 Cuma

Sosyal Medyada Transfobi

Uluslararası sivil toplum kuruluşu “Ditch the Label”, "sosyal medyada transfobi" konulu araştırmasının sonucunu yayınladı.

habernediyor.com'un BBC'den aktardığı habere göre, merkezi İngiltere’de bulunan; uluslararası sivil toplum kuruluşu “Ditch the Label’in” analitik partneri “Brandwatch’un”, “internet platformlarında trans bireylere karşı tutum” araştırması; trans bireylerin, çevrimiçi platformlarda, “sözlü aşağılanmaya ve cinsiyetçi söylem zorbalığına uğradığını” gösteriyor.

10 milyon sosyal medya paylaşımı incelendi

Ditch the Label’in partneri Brandwatch, “trans bireylerin kimliğine karşı çevrimiçi ortamlarda kullanılan cinsiyetçi dil” araştırmasını 3,5 yıldır yaptığını bildirdi. Çoğunlukla ABD ve İngiltere’nin örneklem alındığı araştırmada, yaklaşık 10 milyon sosyal medya platformu paylaşımı incelendi.

Brandwatch’un araştırması, 10 milyon sosyal medya platform paylaşımlarının 1,5 milyonunun “trans bireylere karşı ‘anti-trans’ söylemler içerdiğini ortaya koydu.

Araştırmalar; transfobik söylemler arasında en sık kullanılan tabir, Türkçe argosunda karşılığı; “travesti”, "dönme" gibi kelimeler olan “tranny” ve “shemale” olduğunu gösterdi.

En çok “tranny (travesti)” kelimesi kullanılıyor

Transfobik hakaret olarak sınıflandırılan kelime, “tranny (travesti)” kelimesi 2015 ile 2019 arasında 1 milyon 200 bin defa , “shemale (travesti)” kelimesinin ise 150 bin defa kullanıldığını gösteriyor.

“Yanlış atanmış cinsiyet” kelimesi üçüncü sık rastlanan kelime

Araştırma, “tranny” ve “shemale” kelimelerden sonra en çok kullanılan kelimenin “yanlış atanmış cinsiyet” manasına gelen “misgendered” kelimesinin de sıklıkla kullanıldığını gösteriyor. “Misgendered” burada, trans bireylerin biyolojik olarak “hasta” olduğunu vurgulayan sosyal medya paylaşımlarında kullanılıyor.

“Transfobik” söylemler, ABD sosyal medya platformları kullanıcılarında üçüncü sırada

Araştırmanın ABD kanadı ele alındığında, ayrımcı dil yüzde 34’le en çok “ırkçı” söylemlerde kullanılıyor. Irkçı söylemleri ise “siyasî” hakaret içeren söylemler, yüzde 33’le takip ediyor. Transfobik söylemler ise yüzde 27 ile üçüncü sırayı alıyor.

“Ditch the Label’in” yöneticisi ve LGBTİ+ aktivisti olan Liam Hackett, “Trans bireyler; çevrimiçi sosyal medya platformlarında her geçen gün hedef gösteriliyor ve taciz ediliyor.” dedi.

Çocuk kitabı yazdığım için "pedofili" ile suçlanıyorum

Sosyal medyada kimliğinden dolayı sürekli hakarete uğradığını belirten çocuk kitapları yazarı 22 yaşındaki trans erkek Jay Hulme, “Binlerce insan, sosyal medya üzerinden sürekli nefret söylemi içeren mesajlar gönderiyor. Cinsiyetçi, tacizci insanlar sosyal medya platformlarından arayıp, nefretlerini dile getiriyorlar. Bunlara arasında beni en çok rahatsız eden şey ise; çocuk kitabı yazdığım ve trans erkek olduğum için “pedofili” ile suçlanmak oluyor.” dedi.

5 bin ayrı sosyal medya hesabından transfobik hakaret mesajları alıyor

“Sosyal medya şirketlerinin ‘hakaret söylemleri’ konusunda daha çok önlem alması gerekiyor. Transfobi ile ilgili bilgi yetersiz transfobi duvarlarını yıkmakta, trans bireyler oldukça zorlanıyor. Nerdeyse 5 bin ayrı sosyal medya hesabından cinsiyetçi hakarete uğruyorum” dedi.

Ditch the Label kimdir?

2012 yılında İngiltere’de kurulan; “Etiketlerin üstesinden gel” manasına gelen “Ditch the Label” adlı organizasyon, akran zorbalığına karşı oluşturuldu. Kuruluş kendisini, “eşitliği teşvik etmeye adanmış, zorbalık ve önyargıdan olumsuz etkilenmiş gençlerin problemlerinin üstesinden gelmek üzere kurulmuş uluslararası sivil toplum kuruluşu (STK)” olarak tanımlanıyor.

The L Word: Generation Q

Los Angeles’ta yaşayan LGBTİ+ bireylerinin yaşamlarına ışık tutan The L Word’ün devam dizisi olan The L Word: Generation Q’dan yeni fragman yayınlandı.

2004-2009 yılları arasında Amerikan kablolu kanalı Showtime’da yayınlanan ve Los Angeles’ta yaşayan LGBTİ+ bireylerinin yaşamlarına ışık tutan The L Word, yıllar içinde sağlam bir hayran kitlesi oluşturmayı başarmıştı. 2009’da büyük ölçüde hayal kırıklığı yaratan bir finalle ekranlara veda eden The L Word, bu yıl devam dizisiyle ekranlara geri dönecek.

The L Word: Generation Q adını taşıyan devam dizisi için tanıtım çalışmalarını sürdüren Showtime, merakla beklenen diziden yeni bir fragman yayınladı. Bu fragmanda The L Word’ün sevilen karakterlerini 10 yıl sonra yeniden bir arada görme şansı yakalıyoruz.

The L Word: Generation Q, 8 Aralık’ta Başlayacak



6 Balloons ile adını duyuran Marja-Lewis Ryan‘ın yürütücü yapımcılığını üstlendiği dizide Jennifer Beals, Katherine Moennig ve Leisha Hailey orijinal serideki rolleriyle geri dönüyor. Devam dizisinin yapımcıları arasında orijinal serinin yaratıcısı olan Ilene Chaiken da yer alıyor.

Yeni bölümlerde Beals, Moennig ve Hailey’e Los Angeles’ı mesken tutan yeni nesil LGBTİ+ karakterler eşlik edecek. Bu yeni karakterlere Arienne Mandi, Leo Sheng, Jacqueline Toboni, Rosanny Zayas ve Sepideh Moafi hayat veriyor.

Dizi, Los Angeles’ta yaşayan LGBTİ+ bireylerinin hayatlarına; karakterlerin aşk, seks, kalp kırıklığı, zorluk ve başarı deneyimleri üzerinden ışık tutmaya devam edecek.

The L Word: Generation Q’nun 8 bölümden oluşan ilk sezonu, 8 Aralık’ta izleyici ile buluşacak.

24 Ekim 2019 Perşembe

41'in Dansı: Meksika'nın En Büyük Eşcinsel Sırrı!

13 sayısı genellikle uğursuz sayılır, ancak Meksika'da 41 sayısı tabu olarak görüldü ve kaçınıldı. Otel ve hastane odaları kullanmadı ve bazıları 41'i  atladı. Sebebi 17 Kasım 1901'de Meksika'da gizli bir yerde düzenlenen bir partiden kaynaklanıyordu.

O gecede 41'i, belki de 42'si, birlikte dans etmek için gecenin örtüsü altında toplanan erkekler. Basın tarafından da adlandırıldığı gibi “41'in Dansı” Meksika'daki cinselliğin manzarasını değiştirebilecek kadar tartışmalıydı.

Gazeteler, katılımcıların yarısının kadın gibi giyinmiş ve zarif elbiseler, takılar takmış ve makyaj yapmış olduğunu ifade ediyor.

Dedikodular, cumhurbaşkanının kayınpederinin partideki 42.  kişi olduğu ve  dönem cumhurbaşkanı Porfirio Díaz liderliğinde yolsuzluk olarak görülen bir hükümete skandal olarak eklendi.

1901, Meksika'daki Ünlü 41: Cinsellik ve Sosyal Kontrol editörü Robert McKee Irwin, 1901’de “Bu seçkinler üzerinde odaklanmış bir hükümetti” diyor. “Meksika'daki fakirliğin pahasına Uluslararası iş ilişkilerine ve Avrupa ile sembolik bağlara çok yatırım yapmıştı.  ”

Seçkinler ve alt sınıf arasındaki bölünme şiddetliydi ve sonunda 1910 Meksika Devrimi'ne yol açacaktı. Ancak dans, Meksikalılar arasında bulanık olan sosyal statü çizgilerini gördü.

Irwin'e göre, dansın organizatörleri hiçbir zaman onaylanmadı, ancak toplumun üst kademesi tarafından benzer gizli olaylarda bir araya geldiğine inanılıyor.

Dansa katılanlardan birinin, Başkan Díaz'nın kayınpederi olan Ignacio de la Torre ve Mier olduğuna inanılıyordu. Dansın ilk raporları, tanımlanamayan 42 kişinin katıldığı, ancak sonraki hesaplarda hızla 41 erkek olarak değiştirildi. 42. konuk Mier miydi?

Irwin, “Onaylanabileceğini sanmıyorum ama bunun muhtemel olduğunu düşünüyorum” diyor. “Gazeteden çıkarıldı ve skandaldan çıkarıldı, böylece skandal hükümete isabet etmedi. Bu yüzden söylentiler devam etti ama federal hükümetin skandalı kendi alanından silmesi de böyle oldu. ”

Diğer 41 kişi bu kadar kolay serbest bırakılmadı. Teknik olarak hiçbir suç işlenmediği halde, erkeklerin kadınların kıyafetlerini giymesi yasaya aykırı olmadığı için hükümet, halihazırda sıkıntılı bir toplumu yatıştırmak için bir duruş sergileme ihtiyacı hissetti.

Aslında, yıllar sonra, 41 sayı Meksika kültüründeki olayla eş anlamlı hale geldi ve bu nedenle kaçınılması gereken bir sayı oldu.

1920'lerde, Meksika'da kamuoyuna açık isimler toplumsal cinsiyet normları ve cinsellik yapısı değişmeye devam ettikçe şair Salvador Novo da dahil olmak üzere eşcinseller olarak ortaya çıkmaya başladı.  41'i Meksika tarihine aşağılayıcı olarak kazımış olmasına rağmen, sayı şimdi queer Meksikalılar için bir cesaret rozeti ve güç sembolü olarak kabul edilir.